Türkiye’de, pandeminin de etkisiyle toplumun birçok kesimi farklı iş alanlarında ekonomik sıkıntılar yaşamaya devam ediyor. Bu iş alanlarından belki de en bilinmeyeni ve gözden kaçırılanı, geri dönüşüm işçiliği, kağıt toplayıcılığı. Ankara’daki kağıt toplayıcıları ile pandemiden nasıl etkilendiklerini, devlet desteği alıp-almadıklarını ve Sıfır Atık Projesi ile şimdi Meclis’te görüşülmekte olan Türkiye Çevre Ajansı kurulması yasa teklifinin onları nasıl etkileyeceğini konuştuk.
Meclis’te görüşülmekte olan yasa teklifi ile “sıfır atık projesi” kapsamında atık kaynaklı çevre kirliliğini önlemek için gerekli denetim ve önlemleri almak, “depozito yönetim sistemi” kurmak, işletmekle görevli Türkiye Çevre Ajansı kurulması öngörülüyor. Teklife göre ajans işletme faaliyetlerini özel sektöre ihalesiz bir şekilde verebilecek. Şirketler eliyle yürütülecek “depozito yönetim sistemi”nin kağıt toplayıcılarının yaptığı işin değerini nasıl etkileyeceği bilinmiyor. Ancak “sıfır atık projesi” kapsamında yetki belgesi ile yapılacak hale gelen atık toplama işi de bu Ajans da geri dönüşüm işçilerini kaygılandırıyor.
'ATIK KAĞIT İŞÇİLERİNİ BERTARAF EDEN BİR SİSTEM GETİRİLECEK'
Geri Dönüşüm İşçileri Derneği Kurucu Üyesi Dinçer Mendillioğlu Çevre Ajansı yasasının artık tüm atık sahiplerinin atıklarını parayla satmasına yol açacağını ve dolayısıyla bu sistemin atık kağıt işçilerini bertaraf edeceğini belirterek şunları söyledi:
“Gelinen noktada geri dönüşümün bir gelir kaynağı olduğunu herkes anladı. Atığın değerlendirilmesinden ziyade, atığın gelirinin kendisi herkesi cezbetmeye başladı. Artık bir kurumdan atık alabilmek için “sıfır atık belgesi”ne sahip olmak gerek. Atık kağıt işçilerinin herhangi bir şekilde bu belgeyi alma şansı yok çünkü zaten kaçak yapıyorlar. Yetkisiz toplayana da herhangi bir kurum ya da kuruluş atık vermez. Bu bakımdan, sokaktaki atık toplayıcılarını bertaraf eden bir sistem.”
Türkiye’nin konjonktürü ve siyasal atmosferinden dolayı Çevre Ajansı’nın da ister istemez iktidara yakın olacağını söyleyen Mendillioğlu, atığın bu şartlarda Çevre Ajansı’na yakınlığa sahip olan entegre tesislere verilmesinin sürpriz olmayacağı görüşünde.
ATIK KAĞIT İŞÇİSİ: TEK BAŞIMA ÇALIŞIYOR, 6 KİŞİYE BAKIYORUM
Atık kağıt işçileri yasal düzenlemeler nedeniyle zorluklar yaşarken mağduriyetleri pandemi döneminde arttı. 6 kişilik bir ailede tek çalışan olan M.K bu dönemde aylık masraflarının, kazancını geçtiğini belirterek yaşadığı ekonomik sıkıntıları şöyle anlattı:
“Ben 3 yıl önce ekonomik nedenlerden dolayı Adana’dan Ankara’ya geldim. 6 kişilik aileyiz ve okula giden 3 çocuğum var. Tek başıma çalışıyorum. Aylık 350 TL kiramız var, elektrik 150 TL, su 150 TL. Sürekli mazot masrafım var. Ama ben günlük 50 TL ancak kazanabiliyorum. Nasıl geçinebilirim bu parayla? Zabıta birçok kez değeri 250 TL olan el arabalarımıza el koyuyor. Son 1-2 yıldır biraz düzeldi bu durum, şimdi almıyorlar ama şu ana kadar kaç defa kaptırdığımı hatırlamıyorum bile.”
'SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARI İŞİMİZİ ÇOK OLUMSUZ ETKİLİYOR'
Gündüz çok fazla kağıt, plastik, pet şişe toplayamadıkları için yaptıkları işte gece çalışmanın önemini vurgulayan M.K, hafta içi akşam 9’dan itibaren, hafta sonu da tamamen olmak üzere getirilen sokağa çıkma yasaklarının kendilerini iş yapamaz hale getirdiğini söyledi. Kağıt toplayıcısı M.K. yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Şimdi akşam 9’dan sonra sokağa çıkma yasağı getirdiler. Tamam, sağlığımız için yapılıyor bunlar ama geçim olmadıktan sonra benim için ne fark eder? Benim başka herhangi bir gelirim yok, meslek de yok, ya çöpe çıkacağım ya da aç kalacağım… Bizim işimiz asıl akşamları başlıyor. Her gün sabah 8’den gece yarısına kadar çalışıyoruz normal şartlarda. Ama gündüz çok bir şey toplayamıyoruz. Bu yüzden bizim için akşam çalışmak çok önemli. Şimdi saat 21.00’den sonra yasak geldi. Bunlar, bizim işimizi çok etkiliyor. Devletten hiçbir maddi destek yok. Ne yapacağız? Aç mı kalalım?”
'3 AY BOYUNCA BELEDİYE MADDİ DESTEK SAĞLAMIŞTI, ŞİMDİ O DA KESİLDİ'
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın pandemide 3 ay boyunca kendilerine destek sağladığını belirten M.K artık o desteğin de kesildiğini ve ciddi bir geçim sıkıntısı yaşadıklarını belirterek şöyle devam etti:
“Mansur Yavaş, sokağa çıkma yasakları başladıktan sonra 3 ay boyunca üç öğün yemek gönderdi bize. Oyumuzu da ona vermiştik, Allah razı olsun ondan, o dönemde yine bu yardımlarla geçimimizi sağlamaya çalışıyorduk. Her aileye aylık 1000’er TL veriyordu. Şimdi o da yok. Bazı aylarda kiramızı ödeyemiyoruz. Ev sahibinden rica edip iki ayı toplu bir şekilde ödedik. Burada kağıt toplayıcısı arkadaşlarımızın çoğunun evini yıktılar, bazısı birkaç gün boyunca çadırda kaldı, çocukları hastalananlar oldu. Benim yengem, beynindeki damar tıkanıklığından dolayı anjiyo oldu, iki gün hastanelerde yer yok diye sedyede yattı. Verilmesin diye demiyorum ama şu an Suriyelilere her ay market kartı veriyor devlet. Bir Suriyeli aileye her gün ailedeki her kişi için 20 TL veriliyor. Onlar da geçim sıkıntısı yaşıyor, biz de yaşıyoruz. Bize hiçbir şey verilmiyor. Gelirim olmadıktan sonra gidip hırsızlık mı yapayım?”
'PANDEMİDEN ÖNCE DE TOPLADIĞIMIZ ÇÖPÜ SATAMIYORDUK'
“Pandemiden önce dışardan milyonlarca ton çöp ithal ediliyordu. O zaman da ayrı bir geçim sıkıntısı yaşatıyordu bu durum bize. İthal çöp bolluğu yüzünden yaptığımız işin değeri düşüyordu. Topladığımız çöpü satamıyorduk. 5 kazanacağıma 2-2.50 kazanıyordum. Şimdi pandemi döneminde bu ithalat bitti, bu konuda sıkıntımız yok. Bu bitti ama başka problemler ortaya çıktı.”
'TOPLADIĞIMIZ ÇÖPTEN DE VERGİ ALIRLAR DİYE KORKUYORUZ'
Meclis’te görüşülmekte olan yasa teklifi ile “sıfır atık projesi” kapsamında atık kaynaklı çevre kirliliğini önlemek için gerekli denetim ve önlemleri almak, “depozito yönetim sistemi” kurmak, işletmekle görevli Türkiye Çevre Ajansı kurulması öngörülüyor. Teklife göre ajans işletme faaliyetlerini özel sektöre ihalesiz bir şekilde verebilecek. Şirketler eliyle yürütülecek “depozito yönetim sistemi”nin kağıt toplayıcılarının yaptığı işin değerini nasıl etkileyeceği bilinmiyor. Kağıt toplayıcısı M.K bu konudaki endişelerini şöyle paylaştı:
“Yeni getirecekleri sistemde, her mahalleyi bir fabrikacıya verecekler, mesela bu mahalleyi bir fabrikacıya verince toplama işini de onlar yapacak, benim yaptığım işin değeri düşecek. Bu çıkarılacak yasalarla topladığımız çöpten de vergi alırlar diye korkuyoruz artık. Ben kafamı akşama kadar çöpe sokayım, binlerce ağacın zarar görmesini önleyeyim, çevreye belki de en faydalı işlerden birini yapıp çöplerin geri dönüşümünü sağlayayım ama en çok yoksulluğu çeken de ben olayım… Hak mıdır bu? Ama yarın, öbür gün bunun için de vergi isterler, bekliyorum ben bunu…”
Kaynak GAZETE DUVAR