Uluslararası Enerji Ajansı'nın iklim kriziyle ilgili raporu çıktı

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) verilerinde, küresel karbondioksit salınımının, 2020’nin aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2 veya 60 milyon tondan daha yüksek olduğu ortaya çıktı.

Uluslararası Enerji Ajansı'nın iklim kriziyle ilgili raporu çıktı

Uluslararası Enerji Ajansı, 2020’nin aralık ayındaki karbondioksit salınımı değerinin bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2 veya 60 milyon tondan daha yüksek olduğunu açıkladı. 

Konu dünya basınında da geniş yer bulurken, Paris Anlaşması'nın iklim hedeflerine ulaşabilmesi için karbondioskit salınım verilerinin ciddi bir düşüş yaşaması gerekiyor.

TARİHİ FIRSATI RİSKE ATABİLİRİZ

IEA Genel Müdürü Fatih Birol, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, hükümetleri doğru enerji politikaları uygulaması konusunda uyardı.

Birol, “Geçen yılın sonlarına doğru küresel karbon emisyonlarındaki toparlanma, dünya çapında temiz enerji politikalarına geçişi hızlandırmak için yeterli işlerin yapılmadığına dair kesin bir uyarıdır. Hükümetler doğru enerji politikalarıyla yeterince hızlı hareket etmezlerse bu durum 2019'u küresel karbon emisyonlarında kesin zirve yapmak için dünyanın tarihi fırsatını riske atabilir” dedi.

İMZALANDI FAKAT ONAYLANMIYOR

Donald Trump yönetiminde anlaşmadan çekilen ABD yönetimi, Joe Biden’ın başkan seçilmesinin ardından Paris Anlaşması'na yeniden katıldı. Türkiye, iklim krizi ile mücadele eden Paris Anlaşması’nı 2019 yılının eylül ayında gerçekleşen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Eylemi Zirvesi’nde imzalamış olmasına rağmen hala onaylamadı. Öte yandan dünyada, Paris İklim Anlaşması’na taraf olmayan Türkiye dahil 6 ülke kaldı. BM ise iklim krizini yüzyılın en büyük sorunu olarak görüyor.

Türkiye’de de İklim Haber ve KONDA Araştırma’nın yaptığı anket çalışmasına göre, katılımcıların her ikisinden biri iklim krizinin virüsten daha büyük bir kriz olduğunu düşünüyor.

ANLAŞMAYI ONAYLAMAYAN 6 ÜLKE KALDI

Pamukkale Üniversitesi eski rektörü Hüseyin Bağ’ın, Tarım Bakanlığı ve AB destekli Yerli Tohum ve Bitki Üretim Merkezi'nin tarlalarına dozerle dalması; Kaz Dağları’nda 300 binden fazla ağacın kesilip ekosistemin tahrip edilmesi gibi son yıllarda infial yaratan olaylar yaşanmıştı.

2020 yılının eylül ayında BM Biyolojik Çeşitlilik Zirvesi’ne video konferans yöntemiyle katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, iklim değişikliği ile mücadelede Türkiye’nin en ön safhada yer aldığını söylemişti. Erdoğan, “Türkiye’nin orman alanını, ağaç servetini çoğaltmak, biyolojik çeşitliliğini geliştirmek ve çevreyi korumak için ciddi yaptırımlar yaptık” açıklamasını yapmıştı. Erdoğan, ata tohumu projesiyle Türkiye’nin gen kaynaklarını oluşturan bitki çeşitlerini koruma altında aldıklarını da belirtmişti.

TÜRKİYE KÖMÜRE YATIRIM YAPIYOR

Ancak, Akdeniz Havzası bölgesinde yer alan Türkiye, iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkelerden biri olmasına rağmen düşük karbonlu projeler yerine kömüre yatırım yapmaya devam ediyor.

En son WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve SEFiA’nın (Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği), “Yenilenebilir Enerji Çağında Kömürün Fizibilitesi: Hunutlu Termik Santrali Örneği” isimli raporunda tehlikeye dikkat çekilmişti. 

Milyarlarca dolarlık maliyete sahip projenin yatırımı geri ödeyemeyeceği şöyle ifade edilmişti: “Hunutlu kömürlü termik santralinin yatırım maliyeti 1,7 milyar dolar olarak değerlendirildiğinde, işletmeye girdikten ancak 26 yıl sonra proje kendini geri ödeyebilmekte inşaat süresiyle de beraber 30 yıla çıkmaktadır. Yatırım maliyeti 2,1 milyar dolar olarak kabul edildiğinde ise, santral 30 yıllık ekonomik ömrü boyunca yatırımı geri ödeyemiyor.”

Evrim Hüsem

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER