Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar Çırağan Sarayı'nda düzenlenen Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) Çevresel Performans İnceleme Raporu tanıtım toplantısına katıldı.
Toplantıda konuşan Birpınar, OECD'nin çevresel alanda yaptığı çalışmaların yol gösterici olduğunu belirterek, OECD ile iş birliğinin gerek çevre gerekse şehircilik anlamında Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine yaklaşılmasında ön açıcı olacağını düşündüklerini söyledi.
Raporun, Türkiye'nin çevre görünümünü bir kere daha gözden geçirme açısından fırsat sunduğunu anlatan Birpınar, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin çevre alanında 2008 yılında hazırlanan son rapordan sonra kaydettiği gelişme bu rapor ile ortaya konmaktadır. Çevre meselesi, siyaset üstü bir meseledir. Çevre meselesi, çocuklarımızın geleceği açısından önemli bir meseledir. Dolayısıyla siyasi kavgaların içerisinde olmaması gerekiyor.
Raporda yer alan iyi örneklerin diğer ülkelerin uygulamalarına da örnek teşkil etmesi tarafımızca memnuniyet yaratacaktır. Bu rapor, izlediğimiz politikalardaki şeffaflığımızın da önemli bir göstergesi olmuştur."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın "Sıfır atık projesi''nin dünyaya örnek teşkil ettiğini vurgulayan Birpınar, "Raporda, uluslararası toplumun benimsediği 'hesap verebilirlik' ilkesine verdiği önem de ortaya konmakta. Söz konusu rapor, çevre alanındaki çabalarımızı ortaya koyması, karşılaştığımız sınamaları çeşitli veriler ışığında yorumlaması, belirli durumlara yönelik tavsiyeler ortaya koyması bağlamında atacağımız adımlara ışık tutmaktadır." ifadelerini kullandı.
İklim değişikliğinin bir kalkınma meselesi olduğuna değinen Birpınar, "Hatırlarsınız geçen sene İstanbul'da bir yağış meydana geldi. 20 dakika sürdü. 20 dakikalık dolu yağışının ekonomimize etkisi 3 milyar liraydı. Herkes kendi kendine tedbir aldı. Benzer bir yağış gelecek diye herkes arabalarının üzerine halılar örtmeye başlamıştı. Devlet olarak vatandaşlarımıza yardımcı olmamız gerekiyor. Son günlerde yaşadığımız sebze ve meyve fiyatları meselesinde de olaylara iklim değişikliği noktasından da bakmamız, tedbirleri almamız lazım." diye konuştu.
Bakan Yardımcısı Birpınar, plastik poşet kullanımının azalmasında ciddi bir başarı elde ettiklerini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Bir zincir marketten alınan rakamlara göre, geçen sene ocak ve şubat ayının ilk 40 gününde vatandaşların kullandığı poşet miktarı 79 milyon adet. Bu rakamın 2019'un ilk 40 gününde 19 milyona düştüğünü, yüzde 75'lik bir azalma olduğunu görüyoruz. Bunun devam etmesi arzusundayız. Bu biraz da israfı da önleyen bir durum."
OECD Çevre Direktörü Dr. Rodolfo Lacy ise Türkiye'nin büyümesini ve ne kadar güçlü bir ekonomik kalkınmaya sahip olduğunu gösteren bu güzel şehirde bulunmaktan memnuniyet duyduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin ekonomik büyüme açısından çok fazla ilerleme gösterdiğini dile getiren Lacy, "Çevresel baskılara rağmen. Türkiye'deki gayri safi milli hasılanın nasıl büyüdüğünü görüyorsunuz. OECD ülkeleri içerisinde enerji talebinde en yüksek artış gösteren ülke Türkiye. Tabii ki Türkiye'nin OECD ülkeleri ekonomik büyüme açısından da en önde gelen ülkelerden biri olduğunun altını çizmek gerekir." dedi.
YENİLENEBİLİR ENERJİ ARTIYOR
Toplantıda konuşmaların ardından Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, OECD Çevresel Performans İnceleme Raporu'na ilişkin bilgi verdi.
Raporda, 2008 yılındaki son Çevresel Performans İncelemesi'nden (ÇPİ) bu yana Türkiye'nin, güçlü ekonomik büyümesini çeşitli çevresel baskılardan (hava emisyonları, enerji kullanımı, atık üretimi ve su tüketimi) ayırmayı nispeten başararak ilerleme kaydettiği vurgulandı.
Türkiye'nin başta güneş, rüzgar, jeotermal ve hidroelektrik enerjisi olmak üzere son yıllarda kurulu kapasite bakımından dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olduğu aktarılan raporda, yenilenebilir enerjinin toplam birincil enerji arzındaki payının, OECD ortalamasının üstünde olduğuna dikkati çekildi.
ATIK YÖNETİMİ
Türkiye'nin, atık ile ilgili AB direktiflerine neredeyse tamamen uyum sağlayarak ve kentsel atıklar ile tehlikeli atıkların üretimini azaltarak ilerleme kaydettiği kaydedilen raporda, kimyasalların yönetimi anlamında mevzuat bakımından bazı gelişmeler kaydedildiği belirtildi.
Raporda, tehlikeli kimyasalların uluslararası ticaretine ilişkin Rotterdam Sözleşmesi'nin, 2017 yılında onaylanmış olup mevzuatın, AB'nin tehlikeli kimyasal ihracatı ve ithalatı ile kalıcı organik kirleticiler ile ilgili yönetmeliklerine uyumu adına taslak yönetmelikler hazırlandığı anlatıldı.
"ORMAN ÖRTÜSÜ GENİŞLEMİŞTİR"
Türkiye'nin, biyoçeşitlilik bakımından sıcak bir nokta olup, koruma alanlarının kapsamını genişleterek çevre koruma anlamında ilerleme sağladığı aktarılan raporda, şunlar kaydedildi:
"Saha tespiti, biyoçeşitliliğin korunması ve nesli tükenen türlerin doğal yaşam alanlarının geri kazanımına yönelik araştırmalar yapılmaktadır. Tarımsal biyoçeşitlilik araştırma ve genetik nitelendirme çalışmaları, 2001 yılından bu yana yürütülmeye devam etmektedir.
Ağaçlandırma, erozyon denetimi, bozulan ormanların ıslahı, mera ıslahı ve suni gençleştirme çalışmaları sayesinde Türkiye, orman örtüsünü genişletme anlamında ilerleme kaydetmiştir.
OECD üyesi pek çok ülkenin aksine, doğal ve yarı doğal alanların yanı sıra orman örtüsü de genişlemiştir."
"ÇEVRE MEVZUATI GÜÇLENDİRİLDİ"
Türkiye'nin çevre ile ilgili düzenleyici çerçevesinin, çevre mevzuatını Avrupa Birliği (AB) direktiflerine uyumlu hale getirmek üzere devam eden çalışmalar sonucunda 2008 yılından bu yana büyük oranda güçlendirildiği vurgulanan raporda, şu değerlendirmelere yer verildi:
ÇED ve izin süreçleri, elektronik sistemlerden yararlanılarak sadeleştirilmiştir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, eğitimler aracılığıyla ve denetimlerin planlanması, raporlanması ve değerlendirilmesine yönelik bir yazılımdan yararlanarak denetçilerinin kapasitesini artırma anlamında kayda değer çalışmalar yapmıştır.
Türkiye, çoğunluğu çevresel etkiler ve iyi uygulamalara ilişkin basılı materyallerin dağıtılması yoluyla çevresel farkındalık programlarının uygulanması bakımından ilerleme kaydetmiştir.
Okul müfredatında çevre ile ilgili konular pek çok fen ve sosyal bilimler dersine entegre edilmiştir."
"YEŞİL BÜYÜME İLE İLGİLİ PEK ÇOK ALANDA İLERLEME KAYDEDİLDİ"
Raporda, Türkiye'nin, 2008 yılı Çevre Performansı İnceleme Raporu'ndan bu yana yeşil büyüme ile ilgili pek çok alanda ilerleme kaydettiği belirtilerek, şunlar yer aldı:
"Çevre ve sürdürülebilir kalkınma hususları, genel bir stratejik istikamet sağlamak üzere yararlanılan temel bir araç olarak Kalkınma Planları’na daha fazla entegre edilmektedir. Benzin ve dizel yakıtlara getirilen vergiler, büyük motorlu araçlara yönelik hem ÖTV hem de MTV'nin yüksek olması çevresel hedefler ile genel anlamda örtüşmekte, elektrikli ve hibrit araç kullanımı da daha düşük ÖTV oranlarıyla teşvik edilmektedir. Türk firmaları, küresel gönüllü karbon piyasasında halihazırda aktif şekilde rol almaktadır. Türkiye'nin 2010 yılında yenilenebilir enerji için tarife garantisi sistemine geçmesi, yatırım anlamında güçlü bir teşvik sağlamıştır. Türkiye'nin altyapı finansmanına yönelik olarak kamu özel ortaklığı finansal modellerinden yararlanma oranı, OECD'nin de önerileri doğrultusunda önemli bir artış göstermiştir. Sürdürülebilir ürünler ve tedarikçilere yönelik artan talebin farkında olan büyük ve ihracat ağırlıklı firmaların ilgisiyle birlikte Türkiye'de özel sektörün kurumsal sosyal sorumluluk çalışmaları artmaktadır."
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
2008 yılındaki Çevresel Performans İncelemesi'nden bu yana Türkiye'nin, Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi ve Eylem Planı'nı geliştirme ve uygulama anlamında önemli bir adım attığı hatırlatılan raporda, "Türkiye, büyük oranda tarife garantisi sayesinde 2023 yenilenebilir enerji hedefine hemen hemen ulaşmış durumdadır. Türkiye, CO2 emisyonları için önemli bir yutak olan orman örtüsünü genişletme anlamında başarılı olmuştur." denildi.
Raporda, Türkiye'nin, Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi ve Eylem Planı'nın ardından 2011 yılında Ulusal Uyum Stratejisi ve Eylem Planı'nı kabul ettiği, bu plan kapsamında toplum nezdinde iklim değişikliğinin etkilerinin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlandığı anlatıldı.
ATIK SU YÖNETİMİ
Türkiye'nin, süreklilik arz eden ulusal ve uluslararası fon yatırımları, kurumsal kapasite artışı, yasal ve kurumsal düzenlemeler sonucunda kentsel atık su yönetimi anlamında önemli bir ilerleme kaydettiği belirtilen raporda, şunlar kaydedildi:
"Su kalitesini izleme faaliyetleri, 2008 ÇPİ'den bu yana önemli ölçüde gelişim göstermiş olup, atık su sektöründe de benzer bir gelişime ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye, su ile ilgili sürdürülebilir kalkınma hedeflerini planlama belgelerine entegre etmeye başlamıştır.
Hükümet, son yıllarda havza yönetim planlarının yanı sıra kuraklık ve taşkın yönetim planlarının hazırlanması konusunda önemli bir kaynak yatırımı yapmıştır. Türkiye, AB Su Çerçeve Direktifi ilkelerine uygun olarak 'hassas su kütleleri, kentlere duyarlı alanlar ve nitrata duyarlı alanlar' olarak tanımlanan 25 hidrolojik havza tespit etmiş ve 25 nehir havzası koruma eylem planı hazırlamıştır.
Türkiye'de tüm atık su altyapı idareleri, tamamen maliyeti karşılayabilir atık su tarifelerine geçmiştir. Atık suların yeniden kullanımı ve çamur çürütme gibi su ve atık su sektörlerindeki gelişimi hızlandırmak adına Türkiye'de pek çok yenilikçi uygulama araştırması yapılmaktadır."