Her yıl ekonomi ve siyasetin önemli isimlerini İsviçre Alpleri’nin Davos kasabasında bir araya getiren Dünya Ekonomik Forumu, bu yıl pandemi nedeniyle mayıs ayına ertelendi ve tarihte ilk kez Davos dışında bir yerde, Singapur’da gerçekleşecek.
Uzun vadeli riskler konusunda "uyanın" çağrısı
Kuruluş 25-29 Ocak tarihlerinde gerçekleşecek Davos Gündem Haftası öncesinde dün yayınladığı Küresel Riskler Raporu 2021’de, bu yıl zirvenin acil gündeminin “uzun vadeli” riskler olduğuna dikkat çekiyor. “Dünyanın uzun vadeli riskler konusunda uyanması gerekiyor” başlıklı yazılı açıklamada, COVID-19 pandemisinin eşitsizliği ve sosyal parçalanmayı körüklediği vurgulanıyor ve bu sağlık krizinin orta ve uzun vadede sadece bir sağlık krizi olmaktan çıkıp ekonomik ve jeopolitik istikrarı kökten sarsabileceği uyarısı yapılıyor.
Sağlık riski ekonomik ve jeopolitik risklere dönüşebilir
Etkisi en büyük 10 risk listesinde ilk sırada yer alan COVID-19 pandemisinin ilk etapta eşitsizlikleri artırıp toplumsal parçalanmaya neden olduğu, ancak 3-5 yıl içinde ekonomileri tehdit edeceği, 5-10 yıl içinde de jeopolitik istikrarı sarsabileceği belirtiliyor.
Öte yandan en olası risklerin başında gelen ve etkisi de hayli büyük olacak çevresel riskler, Davos’un en önemli gündemlerinden biri olmaya devam edecek. Raporda gelecek on yıl için hem en olası hem de en fazla etkisi olacak risklerde çevresel konular ağırlıkta. Öte yandan sosyal parçalanmalar, belirsizlik ve endişelerin bu riskler konusunda atılacak adımları ve koordinasyonu zedeleyeceği öngörülüyor.
Küresel Risk Algısı anketi sonucunda Zürich Insurance, Marsh McLennan ve SK Holdings ile işbirliği içinde hazırlanan raporun başlıca bulguları ise şöyle:
İklim krizi en olası ve en etkili risklerin başında: Gelecek 10 yıl içinde gerçekleşme olasılığı en yüksek riskler aşırı hava olayları, iklim krizi için atılması gereken adımların atılamaması, insanın çevreye verdiği zararlar, dijital gücün tekelleşmesi, dijital eşitsizlik ve siber güvenlik krizleri. bulaşıcı hastalıklar ve geçim sıkıntısı krizleri de olasılığı en yüksek riskler arasında. Raporda iklim krizindeki işbirliğinin zayıfladığına ve yeşil ekonomiye geçişin kesinlikle geciktirilmemesi gerektiğine vurgu yapılıyor. 2020’nin ilk yarısında emisyonlar yüzde 9 düşse de, krizlerin ardından bu verinin tekrar güçlü dönüş yapabileceği uyarısı yapılıyor.
Pandemi toplumsal bölünmeleri tetikliyor: Sağlık sistemi, eğitim ve finansal istikrar konusundaki dengesizlikler, pandeminin etkilerinin de dengesiz olmasına yol açıyor ve bu durumun hem ekonomik kırılganlıkları hem de toplumsal bölünmeleri körükleyebileceği öngörülüyor.
Kısa vadede pandemi ve geçim sıkıntısı: Katılımcıların %60’ı bulaşıcı hastalıkları ve geçim sıkıntısı krizlerini dünya için en kısa vadeli riskler olarak görüyor.
Dijital eşitsizlik artışta: Pandemi 4. Sanayi Devrimi’ni hızlandırmış olsa da, e-ticaret, online eğitim ve uzaktan çalışma gibi güçlü seyreden trendler eşitsizlikleri de artırabilir. Dijital eşitsizlik pandemi sonrası iyileşmenin kapsayıcı olmasını engelleyebilir.
Gençlerin gözü açılacak: İstihdamın buz tuttuğu bir dönemde işgücüne katılmaya çalışan genç nesil, iklim krizi ve ekonomik krizlerden sonra bir büyük krizle daha karşı karşıya. Pandemi nedeniyle eğitimleri, refahları ve akıl sağlıkları tehlikede. Raporda bu gençlerin “gözlerinin açılacağı” ve küresel toplumun henüz bu riskin farkında olmadığı vurgulanıyor.
Sanayide pandemi sonrası kutuplaşma: Pandemi desteklerinin sanayide tüm şirketlere aynı ölçüde gitmemesi ve etkilerin ağır olması nedeniyle, pandemi sonrasında büyük ve küçük şirketler arasının açılması, eşitslizliğin artması ve bunun sürdürülebilir kalkınma hedeflerine erişimi zorlaştırması öngörülüyor.