Cilo Buzullarının Yarısı Son 30 Yılda Kayboldu

Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Cilo Buzullarının yıllar önce 200 metrelik dikey tabakanın 50 metrelere kadar düştüğünü söylerken, önlem alınmazsa kısa sürede yok olacağını aktardı.

Cilo Buzullarının Yarısı Son 30 Yılda Kayboldu

Hakkari’deki 4 bin 135 rakımlı Cilo Dağları’nda buzulların küresel ısınma nedeniyle eriyor. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, yıllar önce 200 metrelik dikey tabakanın 50 metrelere kadar düştüğünü söyledi.

DHA’ya konuşan Prof. Dr. Alaeddinoğlu, buzulların korunması için İtalya’daki gibi örtüyle kaplanması gerektiğini belirterek şöyle konuştu:

“Küresel ısınmaya bağlı olarak dünyada olduğu gibi Türkiye’de de benzer bir manzara var. Bunun en güzel örneği de Cilo’daki buzullar. Cilo, Türkiye’nin ikinci en yüksek dağı. Tabii orayı özel yapan Türkiye’nin ikinci büyük dağı olması değil üzerinde yer alan buzullar. Orada on binlerce yıllık buzullar var. Buzul kütlesi o bölgeyi, ya da o dağı özel yapıyor, ekolojik anlamda bir doğa harikası haline getiriyor. Ancak buzullar son 30 yılda çok ciddi bir erime süresine girdi. Son 10 yıldaki erime süreci giderek hızlanıyor. Bu erime son 5 yılda daha da hızlandı. Yani dünyanın ısınmaya bağlı olarak yaşadığı toplam sıcaklıktaki artış, Cilo’da da kendini gösteriyor ve o buzullar her geçen gün biraz daha alan kaybediyor.”

Cilo Buzullarının son 30 yılda %50’den fazla alan kaybettiğini aktaran bilim insanı şöyle devam etti: “Mevcut şu anki alan 500 hektarın altına düşmüş. Bu alan kaybeden yerler bir şekilde güneşle temas eden yerler. Bu bölgelerdeki erime çok daha hızlı. Nispeten kuzey yamaçlarda kalan, yani güneş ışınlarından doğrudan maruz kalmayan bölgelerde ise, buzullar nispeten tutunabiliyor. Ama bu tutunma öyle çok dirençli bir şekilde değil çünkü buzullarda sadece alan küçülmüyor. Aynı zamanda buzulların içinde de erimeler baş göstermiş. Çok ciddi çatlaklar, yarıklar var. Yüzeyde sağlam gibi görünen o katmanların altında boşluklar var. Bu çatlak ve boşlukların aslında bir şekilde zaman içerisinde açığa çıkmasıyla beraber, bu kez o erimenin şiddeti de artıyor.”

Buzul erimelerinin bir diğer nedeninin insan kaynaklı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Alaeddinoğlu, insanların buzulların yüzeyinde yürümek istemesinin oraya zarar verdiklerini söyledi.

Prof. Dr. Alaeddinoğlu sözlerine şöyle devam etti: “O alanın tamamının gerçekten korunması gerekiyor. Buzullar bu coğrafyanın, bu Anadolu’nun en eski tanıkları. Onlar sadece birer doğa parçası, birer buzul değil, onlar bizim geçmişimiz. Bizim onlara sahip çıkmamız lazım. 2020 yılında öncelikli korunanlar listesine alındı ve milli park ilan edildi. Bu önemli bir gelişme. Ancak bununla beraber o alanın korunması noktasında farklı adımların da atılması gerek. Bunlardan bir tanesi, o bölgedeki buzulları korumak. 20-30 yıl sonraki insanlarımızın da bu buzulları görme hakkı var. Yüzey örtüleriyle o buzulları koruyabilir, gelecek nesiller için birer doğa harikası olarak kalmalarını sağlayabiliriz. Oraya belirli sınırlamalar, belirli kontrol edici mekanizmalar geliştirilerek insanların o bölgeyi etkin kullanılması sağlanmalı. Buzulları değil, çevresinde bunu gözlemleyerek bunu sağlayabiliriz.”

Admin

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER