İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı Baran Bozoğlu, bütüncül bir çevre yönetimi anlayışıyla denizlerin korunması gerektiğine işaret ederek, iklim değişikliğinin Marmara Denizi'nde bir baskı unsuru olarak ele alınması ve buna göre mücadele planı geliştirilmesi önerisinde bulundu.
Bozoğlu, yaptığı açıklamada, Marmara kıyılarını kaplayan ve halk arasında "deniz salyası" olarak da bilinen "müsilaj"ın görülme süresi ve yaygınlığının bu yıl geçmişe oranla artmasını değerlendirdi.
Yıllardır var olan iklim krizinin yarattığı sonuçların şu anda yaşandığını belirten Bozoğlu, Marmara Denizi'nin sıcaklığının bu yıl normal şartlardan 2,5 santigrat derece daha yüksek seyretmesinin salyaya neden olduğunu, sıcaklıkla denizdeki tuz miktarının da arttığını ifade etti.
Başkan Baran Bozoğlu, iklim krizine bağlı olarak yaşanan deniz ve okyanusların Ph değerindeki değişiklikler, tuz oranının artması ve sıcaklık artışı nedeniyle deniz içerisindeki sirkülasyonunun yeterince yapılamadığını anlattı.
Bu nedenle, iklim krizinin tetiklediği salya problemiyle karşı karşıya kalındığını dile getiren Bozoğlu, şu bilgileri verdi:
"Hava sıcaklığının artmasının yanında koşullar da uygun. Denizler kirli. Özellikle Ukrayna, Rusya, Gürcistan ve Türkiye'nin sahil şeridindeki kentlerden atık sular Karadeniz ve Marmara Denizi'ne dökülüyor. Marmara Denizinin çeperinde neredeyse ülkemizdeki nüfusun 4'te 1'i yaşıyor ve sanayicilerimizin atık suları yeterince ileri teknolojilerle arıtılmadan Marmara Denizi'ne veriliyor. Kirlilik yükü de bir yandan arttıkça bu gibi olaylar, buradaki mikroorganizmalara besin sağlıyor. İklim krizine bir yandan kızıyoruz ancak etkilerinin artmasına sebep olacak koşulları da insan olarak biz yaratıyoruz."
"Denizlerin kapasitesi dolma noktasına geldi"
Küresel anlamda bütün ülkelerin iklim krizine karşı ortak mücadele etmesi gerektiğini vurgulayan Bozoğlu, ülke olarak iklim krizine odaklanmak gerektiğine işaret etti.
İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı Baran Bozoğlu, atık sular yeterince arıtılmadan verildiği için denizlerin kapasitesinin dolma noktasına geldiğine dikkati çekerek, şu uyarıları yaptı:
"Salya meselesiyle karşı karşıya kalmamamız için denizlerimizi temiz tutmamız gerekiyor. Bunun için de atık su arıtma tesislerinin yaygınlaşması, ileri arıtma teknolojilerine yatırım yapılması, büyükşehir belediyelerinin mutlaka atık su arıtma tesislerini en iyi hale getirmesi ve sanayi kuruluşlarının daha sıkı denetlenmesi gerekiyor. Bütüncül bir çevre yönetimi anlayışıyla denizlerimizi korumalıyız. Bunu yapmadığımız sürece, bu kriz hepimizin başını çok daha fazla ağrıtacak. Bugün salyalar, yarın denizlerde oksijen kalmaması nedeniyle toplu balık ölümleri ve daha sonrasında da denize giremeyecek hale geleceğiz. İklim değişikliği, Marmara Denizi'nde bir baskı unsuru olarak ele alınmalı ve buna göre mücadele planı geliştirilmeli. Önlem alınmazsa, denizlerimizin sadece üzerinde büyük tonajlı gemilerin dolaştığı cansız bir yapıya dönüşmesi kaçınılmaz."