WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği’nin (SEFiA) yayımladığı “Çelişkiyi Aşmak: Türkiye’nin Yeşil Devrimi ve Yeni Kömür Yatırım Planları” başlıklı rapor Afyon’un Dinar ilçesinde planlanan kömürlü termik santralın ekonomik fizibilitesini ve kamu bütçesine getireceği yükü ortaya koyuyor. Türkiye’de halihazırda faaliyette bulunanlara ek olarak 19 adet termik santral planı var. 500 MW kurulu güçte olması öngörülen ve yerli kömürle çalışması planlanan Dinar Santralı da bunlardan biri.
WWF-Türkiye ve SEFiA’nın raporuna göre Dinar Termik Santralı’nın hayata geçmesi halinde -Türkiye’nin 2053 net-sıfır hedefiyle uyumlu önlemlerin alınmadığı, en düşük maliyetli senaryo altında bile- santral faaliyete başladıktan ancak 18 yıl sonra kâr edebilecek. Öte yandan, santral Türkiye’nin 2053 yılı net sıfır emisyon hedefini göz önünde bulunduran, yaratacağı emisyonun %90’ını yakalayarak saklayan bir teknoloji ile inşa edilir ise işletme ömrü sonunda karşılaşacağı zararın bugünkü değeri 230 milyon dolar seviyesinde. Rapordaki analiz sonuçları, Türkiye’de kömürlü termik santralların iklim hedefleri ile uyumlu biçimde çalışmasının ekonomik açıdan mümkün olmadığını ortaya koyuyor.
Rapor ayrıca Büyük Menderes nehrinin yukarı havzasında kurulması planlanan santralın neden olacağı kirlilik sonucu ortaya çıkacak sağlık etkileri, tarımsal üretim kayıpları ve karbon maliyetini de göz önüne alıyor. Bunlara ilave olarak halihazırda termik santrallara sunulan teşvikler (kapasite ödemeleri ve alım garantileri) de hesaba katıldığında Dinar Santralı’nın kamu bütçesi üzerinde yaratacağı yükün yılda 1,4 milyar euroyu bulabileceği öngörülüyor.
“Fosil Yakıta Bağımlı Sistem Büyük Riskler Taşıyor”
WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli raporu şu sözlerle değerlendirdi: “Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından geçen hafta açıklanan veriler iklim kriziyle mücadelede 1,5 derece hedefini tutturabilmek için enerjide dönüşümü bir an önce hızlandırmamız gerektiğini bize bir kez daha gösterdi. Son bir yıl içerisinde görülen ve özellikle Ukrayna kriziyle çok yüksek seviyelere ulaşan maliyet artışı fosil yakıtlara olan bağımlılığımızı sonlandırmamız ve yenilenebilir enerjiye dayalı bir enerji sistemi kurmamız gerektiğinin bir diğer somut kanıtı olarak karşımıza çıktı. Bu noktada Dinar raporu, yerli de olsa kömürün doğa ve iklim dostu olmadığı gibi ekonomik bir çözüm de olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Türkiye net sıfır hedefine ulaşmak için yeni kömür yatırımlarından vazgeçmeli ve 2030 yılına kadar kömürden çıkışı planlamalıdır.”
SEFiA Direktörü Bengisu Özenç de “İklim ve sağlık krizlerinin ekonomik krizlerle bir araya geldiği çoklu kriz ortamında Rusya-Ukrayna savaşı bize fosil yakıta bağımlı bir küresel sistemin ne gibi büyük riskler taşıdığını bir kez daha gösterdi. Paris Anlaşmasını onaylamış ve 2053’te net-sıfır olma hedefini açıklamış olan Türkiye’nin, enerji bağımsızlığının bu derece ön plana çıktığı bir dönemde enerji alanındaki yatırım tercihlerini yenilenebilir kaynaklar yönünde kullanması gerekiyor. Böylelikle, hem orta-uzun dönemde kendisini fosil yakıt bağımlı bir altyapıya mahkum etmeyerek iklim hedefleri ile uyum içerisinde bir tercih yapmış olacak, hem de raporda da bahsedildiği gibi fosil yakıtların doğrudan ve dolaylı maliyetlerinden kaçınabilecektir” dedi.