Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) Genel Sekreteri Petteri Taalas, iklim değişikliği ve etkilerine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
WMO’nun yayımladığı 2022 Küresel İklim Durumu Raporu‘na değinen Taalas, geçen yılın sonuna kadar rekor düzeyde ana seragazı konsantrasyonları, karbondioksit, metan ve nitröz oksit kaydedildiğini söyledi.
Taalas, “Son 10 yıl, kaydedilen en sıcak dönem oldu. Şu ana kadar küresel ortalama sıcaklıkta 1,15 dereceye ulaşıldı. Okyanus sıcaklığının yükseldiğini ve deniz seviyesinin iki katına çıktığını gördük. Bu oran geçmişte yılda 2,3 milimetre oranındayken son zamanlarda deniz seviyesinde yılda yaklaşık 5 milimetreye yakın yükseliş yaşandı. Böylece Güney Kutbu bölgesinde deniz buzu seviyesinde rekor düşüş görüldü” dedi.
Geçen yıl dünya genelinde farklı aşırı hava olaylarına tanık olunduğunu anlatan Taalas, Pakistan’da çok şiddetli sellerin yanı sıra Avrupa, ABD, Çin ve Meksika’yı vuran sıcak hava dalgalarının yaşandığını ifade etti.
Özellikle Çin’de şiddetli kuraklığın yaşandığını anımsatan Taalas, Yangtze Nehri’ndeki en düşük su seviyesinin kaydedildiğini söyledi.
Taalas, “İngiltere’de tüm zamanların sıcaklık rekoru kırıldı ve sıcaklıklar 40 derecenin üzerine çıktı. İsveç’te sıcaklıklar 37,2 derece olarak ölçüldü. Atmosferde henüz bir gelişme görülmedi ve tüm iklim göstergeleri olumsuz yönde ilerliyor” dedi.
Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin her yerden daha fazla hissedildiği iki bölgenin bulunduğuna işaret eden Taalas, bunlardan ilkinin Kuzey Kutup bölgesi ve diğerinin Akdeniz olduğunu dile getirdi.
Petteri Taalas, şöyle devam etti:
“(İklim değişikliğiyle ilgili) Bu olumsuz trendin önümüzdeki yıllarda devam etmesi bekleniyor. Bu da Akdeniz Bölgesi’nin daha sıcak ve kuru olacağı anlamına geliyor. Bunun kıyı kesimlerinde deniz seviyesinin yükselmesine de etkisi olacaktır. Bu da tarım, turizm ve bu bölgedeki insan refahı için kötü bir haber.”
İklim değişikliğinin Türkiye ile ilgili olumsuz etkilerine de değinen Taalas, “Türkiye’de özellikle yılın yaz dönemlerinde daha yüksek sıcaklıklar görülecek. Yağış miktarları daha düşük olacak ve zemin yüzeyinden buharlaşma artacak. Yavaş yavaş deniz seviyesinin yükselmesinin etkilerini de göreceğiz. Uzun vadede deniz seviyesinde birkaç metre yükselme riski bile var ancak bu, oldukça yavaş bir ilerlemedir. Önümüzdeki on yıllar boyunca bu tür sıcak hava dalgaları ve kuraklığın yoğunlaşması daha sık olacak” ifadelerini kullandı.
Taalas, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini önlemek üzere harekete geçtiklerini ve başarılı olmaktan başka hedeflerinin bulunmadığını vurguladı.
Paris Anlaşması Hedeflerine Ulaşılabilecek mi?
Güneş ve rüzgar enerjisi fiyatlarının, fosil enerji fiyatının altına düştüğünü hatırlatan Taalas, artan miktarda elektrikli araç kullanımının görüldüğünü ve bunların fiyatlarının da azaldığını kaydetti.
Taalas, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli araçlara sahip olunsa da Paris İklim Anlaşması’nın “küresel sıcaklık artışını 2 derecenin olabildiğince altında (mümkünse 1,5 derece seviyesinde) tutma” hedefine doğru olumlu bir ilerleyişin görülmediğini söyledi.
Bu hedefin (küresel sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutmak) insanların refahı için önemine işaret eden Taalas, “Eğer daha fazla ısınma olursa bunun insanlar, biyosfer ve küresel ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini daha fazla göreceğiz. Dolayısıyla iklim değişikliğini hafifletmede başarılı olmak ekonomik olarak da mümkün” diye konuştu.
Taalas, iklim değişikliğiyle ilgili olumsuz gidişata müdahale edilse de etkilerinin 2060’lara kadar süreceğine dikkati çekti.
“Buzulların erimesi ve deniz seviyesinin yükselmesi, pratikte kaybettiğimiz oyuna işaret ediyor ve bunun etkisi binlerce yıl bile devam edecek” diyen Taalas, böylelikle iklim değişikliğinin küresel tehdit olmayı sürdüreceğini vurguladı.
Petteri Taalas, iklim değişikliğiyle mücadelede başarı için teknolojiye sahip bulunulmasının iyiye işaret olduğunu ifade ederek, ülkelerin bu mücadelede teknoloji kullanımında harekete geçtiğini ve özellikle varlıklı ülkelerin çok daha iddialı hedeflerinin olduğunu söyledi.
Rusya, Çin, Hindistan, Türkiye ve Güney Afrika gibi ekonomik geçiş sürecindeki ülkelerin de bu sürece dahil olmasının önemine işaret eden Taalas, “Bu konuda biraz iyimserim ancak eylemlerimizi artırmamız gerekiyor” dedi.