2018 yılında özelleştirilerek Ceyport adını alan 150 bin metrekare sahaya sahip Tekirdağ Limanı'nın özelleştirme süreciyle birlikte hazırlanan imar planı kararları doğrultusunda, yeni dolgu alanlarıyla birlikte toplamda 260 bin metrekare terminal sahasına ulaşması öngörülüyor.
Beton santrali ve kırma elleçleme tesisi ile kimyasal depolama alanı yapılması planlanan alan, Tekirdağ kıyıları için önemli çevresel tehditler oluşturuyor. Üstelik limanın 500 metre ötesinden aktif fay hattı geçtiği biliniyor.
Konuyla ilgili açıklama yapan Marmara Adaları Kültür ve Dayanışma Derneği, bölgede halk sağlığı açısından süreç içinde büyük bir tehdit oluşacağını duyurdu. Dernek Sözcüsü ve Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Pınar Pelin Giritlioğlu yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
"2.310 metre rıhtım uzunluğuna ve 184 m tren ferry uzunluğuna sahip olan Limanın, özelleştirme süreciyle birlikte hazırlanan imar planı kararları doğrultusunda, yeni dolgu alanlarıyla birlikte toplamda 260 bin m2 terminal sahasına ulaşması öngörülmektedir.
Ceyport Tekirdağ Limanı’nda 'İlave iskele yapımı, beton santrali ve kırma elleçleme tesisi' oluşturulması ve Barbaros Mahallesi'nin yanı başında 90 bin metrekarelik dolgu alanı oluşturularak, bu alan üzerine likit tank çiftliği kurulmasına yönelik proje, tüm Tekirdağ kıyıları ve etki alanı için önemli çevresel tehditler oluşturmaktadır."
'500 metre öteden aktif fay hattı geçiyor'
"Kimyasalların depolanacağı alanın 500 metre ötesinden aktif fay hattı geçtiği bilinen projenin gerçekleşmesi durumunda, bölgenin denizle bağlantısı kesilecek, bölgede yer alan okullar, stad ve Adalet Sarayı gibi birçok kamu yapısı risk altına girecek, limana gelen gemilerin atıklarının depolanması da proje kapsamında bulunduğundan, bölgede halk sağlığı açısından süreç içinde büyük bir tehdit oluşacak, proje alanı ve çevresindeki tüm deniz eko-sistemi etkilenecek ve Marmara denizindeki deniz canlılarının bir kısmı bu projenin etkisiyle yok olacaktır. İşletme aşamasında tankların oluşturacağı endüstriyel atık suların deşarjının da ne şekilde yapılacağı tam olarak belli değildir. Dahası, birinci derece deprem bölgesi olan kentte, olası bir deprem esnasında tankların denizde yaratacağı kirliliğin boyutları, telafisi imkânsız bir çevresel felakete zemin hazırlayacaktır.
“Bölge halkının yaşam hakkı gasp edililiyor"
Bir sahil kenti olan Tekirdağ’da, halkın kıyı ile güçlü bir ilişkisinin olduğunu vurgulayan Giritlioğlu; “Tekirdağ sahili, bu anlamada boydan boya bir rekreasyon alanı olarak hizmet vererek, halkın gündelik yaşam pratiği içinde büyük bir yer kaplamaktadır. Söz konusu proje, Tekirdağ ve bölge halklarının yaşam hakkını gasbeden, denizle ilişkisini kesen, deniz ekosistemini tahrip eden ve etki alanı Marmara Adalarını da içine alan bir çevre suçu niteliği taşımaktadır. Tekirdağ’da söz konusu projeye karşı çevre mücadelesi veren sivil toplum kuruluşlarının yanında olacağımızı ve sürecin yakından takipçisi olacağımızı basına ve kamuoyuna saygıyla duyururuz” dedi.
Güncelleme Tarihi: 25 Nisan 2020, 08:16