Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Trakya Bölgesi'nin yer altı sularının yüzde 85'inin tükendiğini belirterek, "Kalıcı bir çözüm, sularla ilgili kalıcı bir netice alabileceğimiz konusunda kaygılıyız. Bölgede özellikle sulama suyunda kullandığımız ve endüstriyel faaliyetlerde tükettiğimiz suyun miktarını mutlaka azaltmalıyız" dedi.
Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Türkiye'nin istatistiklere göre yılda 500 milyar metreküp yağış aldığını, bunun buharlaşmalarla akışa geçen kısımları çıktıktan sonra yaklaşık 110 milyar metreküplük su potansiyelinin kaldığını söyledi. Türkiye'nin geneldeki yağışların 3'te 1'ini Trakya'nın aldığını ifade eden Tecer şu ifadeleri kullandı:
"Trakya'ya baktığımız zaman bu oran, Türkiye ortalamasından çok daha fazla yağış almakla birlikte Trakya, kişi başına düşen su miktarına baktığımız zaman Türkiye ortalamasının sadece 3'te 1'i mertebesinde. Bu ne demek? Bu şu demek, evet Türkiye ortalamasına göre iyi bir yağış alıyoruz ama buradan beslenim oranından daha fazla kullanım oranı var demektir. Bu baskıyı kimler oluşturuyor, detaylarla bakalım. Tarımsal sulama. Sularımızın yüzde 75'i tarımsal sulamalarda kullanılıyor. Yüzde 15'i sanayi üretiminde kullanılıyor. Yüzde 10'luk kısmı ise evsel içme ve kullanma amacıyla tükettiğimiz sulardan oluşuyor. Bunları ayrı ayrı değerlendirdiğimiz zaman şu karşımıza çıkıyor. Tarımsal sulamanın da yüzde 20'ye yakınlık bir kısmı yer altı sularından çekiliyor. Çiftçilerimizin, tarımla uğraşan insanlarımızın kuyulardan çektikleri su. Endüstriyel faaliyetlere baktığımız zaman neredeyse Trakya bölgesinde tamamı yer altı sularından tüketim yapıyorlar ki bu gerçekten sürdürülebilir bir durum değil"
"Yer altı suları üzerindeki en büyük baskı oluşturan tek havza, Ergene Havzası'dır. Bunun böyle bilinmesi gerekiyor. Bu on yıllarca devam ettirilebilecek, sürdürülebilecek bir durum değildir. Evsel kullanıma baktığımızda burada, Türkiye nüfusunun aşağı yukarı yüzde 28'ini oluşturuyor bölgenin nüfusu ama su kaynaklarına baktığımız zaman sadece su potansiyelinin yüzde 3'ü Trakya bölgesine düşüyor. Bu da su kaynaklarının dağılımındaki dengesizliği ortaya koyuyor ki bu bize aslında bireysel tasarruflu su kullanma sloganından, propagandasından ya da kampanyalarından artık tarımda tasarruf eden su tüketim biçimine geçilmesi, sanayinin atık sularının arıtılarak tekrar kullanılması ve su yoğun üretim biçiminden, su yoğun tarım biçiminden artık daha efektif su kullanılan bir üretim tüketim modeline geçmemiz gerekiyor. Bunun için de hep söylüyoruz, bir zihniyet değişimi gerçekleşiyor. Evlerimizde sularımızı tasarruflu kullanalım, banyoda, diş fırçalarken falan bunlar evet aktivist ve masum faaliyetler. Ama kalıcı bir çözüm, sularla ilgili kalıcı bir netice alabileceğimiz konusunda kaygılıyız. Bizim bu bölgede özellikle sulama suyunda kullandığımız suyun miktarını, endüstriyel faaliyetlerde tükettiğimiz suyun miktarını mutlaka ve mutlaka azaltmamız gerekiyor"
"Bu bölgede günlük 460 bin ton su tüketiliyor günlük. 260 bin ton da evsel kentsel su tüketiliyor. Dolayısıyla günde 700 bin ton su tüketimi söz konusu burada. Şöyle bakmak lazım olaya, bu bölgede 12 tane akifer var. Akifer dediğimiz yer altı su havzaları. Bu 12 tane akiferin 6 tanesinde beslenim oranından daha fazla tüketim oranı var. Yani 1,25-26 civarında su kullanım oranı, yani 100 birim su beslenmesi varsa 125 birim su tüketimi var, sanayi üretimi ve tarımsal sulama kaynaklı. Dolayısıyla bu sürdürülebilir bir durum değil. Ne kadar su kullandığına, ne kadar deşarj ettiğine bakılması önemli bir şey ama daha önemlisi ne kadar su tüketiyoruz ve ne kadar besleniyor buna bakmak lazım. Şimdi yağışlar evet güzel bir şey ama yer altı sularını besledikleri miktar ne kadar biliyor musunuz, yüzde 8-10'luk kısımdır. Yani 100 litre yağmur yağsa ancak 8-10 litresi yer altı sularını besleyebilecek durumdadır. Bir de bu uzun vadede olabilecek bir şeydir"
Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Trakya'da sanayi başlamadan 30 yıl öncesine kadar 50-60 metrelerden su çıkarken, bugün yer yer 500 metrelere uzandığını belirterek şunları kaydetti:
,"Biz kampüsümüz için su kuyusuna vurduğumuz zaman geçen sene 300 metreden çıkartıyoruz. Bu daha önce 30-40 metrelerdeydi, 60 metrelerdeydi. Bu ciddi anlamda bir yer altı su seviyesinin çekildiğini, tükendiğini ortaya koyuyor ki, Trakya bölgesinde yer altı suyu rezervinin yüzde 85'i tükenmiş durumda. Yani Türkiye'de 25 tane havza var. Ergene Havzası su kaynakları üzerinde baskıyı yapan birinci sırada havza durumunda. Dolayısıyla bunun planlı bir politikayla sürdürülebilir hale getirilmesi lazım. Trakya'da sanayi üretimi diyoruz, tarımsal üretim diyoruz. Trakya'nın yer altı sularını çekerek çok bilindik bir dünya çapında bir gazlı içecek firması Trakya'nın yer altı su derecelerin bilabedel çekerek kimyasalını koyarak bütün Türkiye'nin içeceğini temin ediyor. Evet yer altı su kaynaklarıyla ilgili bir yasamız var, 167'nci madde, 'Sahip olunan arazinin altında insanlar su kaynakları aramak ve sudan istifade etme hakkında sahiptir' der ama yer altındaki sular sadece o toprak sahibinin hakkı değil. Bence toplumsal bir haktır bu. Bunun böyle görülmesi gerekiyor. Dolayısıyla ihtiyaç duyulan suyun, ihtiyaç miktarıyla orantılı olduğunu göz önüne almak lazım ve suyun da bir toplumsal hak olarak kabul edilip düzenlemelerin yasal değişikliklerin ona göre yapılması gerekiyor"