Küresel plastik krizi bir insan ömrü kadar sürede ortaya çıktı ve sistemin tamamen hesap verebilirlik üzerine kurulması ile yine bir insan ömrü kadar sürede çözülebilir. WWF’in (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) bugün yayımlanan plastik raporu, plastik değer zincirinin bütün aktörleri, plastiklerin insan ve doğa üzerindeki gerçek bedeli konusunda hesap verebilir hale getirilmediği sürece küresel plastik kirliğinin artacağı uyarısında bulunuyor. Plastik kirliliğinin azaltılması konusunda sorumluluğun büyük oranda tüketicilere yüklendiğini hatırlatan “Plastik Kirliliğini Hesap Verebilirlik Yoluyla Çözmek” başlıklı rapor, değer zincirinin bütün halkalarında harekete geçilmezse atık yönetimi konusundaki çabaların yetersiz kalacağına işaret ediyor.
Kenya’nın başkenti Nairobi’de bir araya gelen Birleşmiş Milletler Çevre Asamblesi öncesinde açıklanan rapor, etkili bir yaklaşım değişimi olmazsa, 2030 yılına kadar, 104 milyon ton plastiğin daha ekosistemimize karışmış olacağına dikkat çekiyor. Bu bozuk sistemin neden olduğu sızıntı, yalnız insanı değil, yaban hayatı ile birlikte bütün ekosistemi tahrip ediyor. Bugüne kadar, 270’ten fazla hayvan türünün plastik atıklara takıldığı, 240’tan fazla türün ise plastik yuttuğu kaydedildi. Ayrıca, her yıl gıda ve içme suyu içerisinde daha fazla miktarda plastik yutarken bunun sağlığımız üzerindeki etkilerini henüz tam olarak bilmiyoruz. Rapora göre plastik üretimi ve atık plastiklerin yakılarak bertaraf edilmesindeki artış nedeniyle karbondioksit
emisyonları da yükseliyor. Atık yönetiminde bu şekilde devam ettiğimiz takdirde, yanlış tercihlerimiz nedeniyle, 2030 yılına gelindiğinde, plastik döngüsünden kaynaklanan toplam
karbondioksit emisyonlarının %50 artması ve plastik atık yönetiminden kaynaklanan karbondioksit emisyonlarının üç katına çıkması bekleniyor.
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Genel Müdürü Aslı Pasinli konuyla ilgili şunları söyledi: “Plastiğin üretimi, tüketimi ve atıkların yönetimi konusunda izlediğimiz yol yapısal olarak yanlış. Sistemin hesap verebilirlik mekanizmalarını içermiyor olması, doğanın her geçen gün daha fazla miktarda plastik atığa maruz kalmasına neden oluyor. Dünyamız, plastik krizinin tam ortasında ve bu konuda tek sorunun görüntü kirliliğinden ibaret olmadığını biliyoruz. Asıl sorun, plastik atıkların denizlerimizdeki canlı yaşam için tehlike oluşturması.
Ne yazık ki, plastik kirliliğinin insan üzerindeki etkilerini de henüz yeni yeni kavramaya başladık. Bu sorun, tasarımdan atık yönetimine kadar plastik tedarik ve değer zincirindeki
bütün aktörlerin sorumluluğu eşit bir şekilde paylaşması ile çözülebilir. Plastik üretiminin ve tüketiminin azaltılmasından atıkların toplanmasına, geri dönüşümüne alternatiflerin
kullanımına kadar pek çok çözüm var. Bu plastik krizini ancak, sistem içinde yer alan aktörlerin her biri kullandığı plastiğin sorumluluğunu üstlendiği takdirde çözebiliriz.”
Aslı Pasinli açıklamasında ayrıca şu görüşlere yer verdi: “Plastik sorununun çözümü yolunda, bireysel, parçalı, bağlantısız eylemler sonuç vermeyecektir. Birleşmiş Milletler toplantısı üretimi, tüketimi, atık yönetimi ve geri dönüşümü ile sorunu bir bütün olarak ele alan, sistem odaklı bir yaklaşım oluşturmak için son çare. Plastik krizi konusunda kamuoyundan da karar vericilerin ve iş dünyasının kararlı adımlar atmaları yönünde giderek artan bir ses yükselmekte.” Plastiğin azaltılması, geri dönüşümü ve yönetimine yönelik bağlayıcı sözleşme ile, sorunun uluslararası niteliğini kabul eden şeffaf raporlama mekanizmaları ve ulusal hedefler oluşturulması öngörülüyor.
“Plastik Kirliliğini Hesap Verebilirlik Yoluyla Çözmek” başlıklı rapor tek kullanımlık ve gereksiz plastiklerin azaltılması, ulusal atık yönetimi planlarının geliştirilmesi gibi öneriler ve atık toplama oranlarının %100’e ulaşması gibi hedefler getiriyor.