Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından çevrim içi düzenlenen “Rusya’nın Ukrayna’yı İşgali, Dünya Enerji Pazarları ve Küresel Enerji Dönüşümü” oturumunda konuşan Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, 24 Şubat’ın global enerji krizinin başlangıç tarihi olabileceğini söyledi. Birol, şu an yaşanan enerji krizinin 1970’lerden çok daha farklı ve ağır olduğunu da belirtti.
Birol, Rusya’ya yönelik ekonomik ve politik kararların enerjiye ciddi yansımaları olduğuna işaret ederek, “Özellikle Doğu Avrupa ülkeleri, Almanya ve İtalya bu konuda Rusya’ya en fazla bağımlı olan ülkeler. Bunların alacakları kararlar son derece önemli” değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa’da şu anda Rusya’dan enerji ithalatının azaltılması ya da sıfıra indirilmesi seçeneklerinin tartışıldığını aktaran Birol, şunları kaydetti: “En azından üç ülkeden önümüzdeki aylarda ciddi üretim artışları bekliyoruz: Amerika, Kanada, Brezilya. Bunlar zaten gündemde olan ama bazı tedbirlerle daha da artacak üretim artışları. Bu üretim artışları kaybolan Rus petrolünü dengelemek için kesinlikle yeterli değil.
Uluslararası Enerji Ajansı’na üye ülkelerin ciddi anlamda petrolü stoklamaları lazım. Biz bu olağanüstü durumu göze alarak, son birkaç hafta içerisinde iki kez ki 50 yıllık tarihimizde 5 kez yaptık bunu, günlük 1,5 milyon varili aşan petrolü piyasalara verdik.
Piyasalarda fiyatların biraz olsun düşmesinin nedenlerinden biri de bu. Hâlâ stoklarımız var. Şimdiye kadarki stok arzı mevcut stoklarımızın sadece %10’una tekabül ediyor. Gerek olursa tekrardan stok arzı yapmamak için bir neden yok.”
Birol, petrol piyasalarının dengelenmesi için mecburi olarak görülen üçüncü seçeceğin de tüketimin kısılması olduğunu belirterek, yaz sezonunda petrol tüketiminin artmasının fiyatları daha da yukarı çekebileceğini söyledi.
“Rusya ile Uzun Dönemli Kontratlar Yenilenmemeli”
Rusya’dan doğalgaz ithalatının azaltılması için uzun dönemli kontratların yenilenmemesi gerektiğine dikkati çeken Birol, Norveç, Azerbaycan, ABD ve Katar’ın Rusya’dan gelen ithalatın bir kısmını karşılayabileceğini aktardı.
Birol, kaynak çeşitliliğinin önemini vurgulayarak, “Yenilenebilir enerjide Avrupa’da işin bürokrasisini kısaltıyoruz. Çok daha çabuk bir şekilde rüzgar ve güneş tesis edilebilecek. Belçika ve Almanya’ya nükleerden çıkışı bir kez daha müzakere etmelerini ve çıkmayı bir dönem ertelemelerini söyledik.
Belçika hükümeti bunu kabul etti ve iki santral için 10 yıllık erteleme kararı aldı. Almanya, şu anda çıkacağını düşündüğü nükleer santral için bunun teknik olarak mümkün olup olmadığını inceliyor” diye konuştu.
Birol, tüketim alanında alınması gereken tedbirleri ise şöyle sıraladı: “Bunlardan birincisi termostatları 2 derece azaltmak. İkincisi, Avrupa’daki gazın en büyük kısmı ısıtmada kullanılıyor ve Avrupa’da yeşil dönüşüme yardımcı olmak için şu anda toplam bina stokunun %1’inde yalıtım ve renovasyon yapılıyor. Bunu %2’ye çıkartabilirsek, Avrupa’nın tasarruf ettiği doğalgaz oranı, Nord Stream-1 dediğimiz en büyük boru hattının Avrupa’ya getirdiği 20 milyar metreküp gaza bedel.”
“Enerji Politikası Enerji Dönüşümü ve Arz Güvenliğine Kaydı”
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan da ülkelerin büyüme politikalarının yeşil ve dijital dönüşüm etrafında şekillendiğini belirterek, “Ukrayna-Rusya savaşı hem küresel ölçekte yaşanan gelişmelerin enerji maliyetleri üzerindeki etkisini hem de enerjide dışa ve fosil kaynaklara olan bağımlılığın derecesini gözler önüne serdi. Enerji politikası son dönemde hızla enerji dönüşümü ve enerji arz güvenliğine kaydı” diye konuştu.
Turan, uzun dönemli enerji planlamasının önemine dikkati çekerek, “Bu planın arz güvenliği, öngörülebilirlik ve sürdürülebilirlik prensiplerini bütüncül gözetmesi kritik önem taşıyor.
Etkili bir kaynak ve rezerv planlamasını, hidrojen gibi yüksek potansiyel taşıyan alanlarda, güçlü bir teknoloji ve inovasyon desteğini ekonominin enerjiye ulaşılabilirliğinin artırılmasını öncelemeliyiz” dedi.