İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, "İnsanoğlu çevre kirliliğine neden olduğu için dünyada 13 milyon türün çeşitliliğini yok olma tehlikesiyle tehdit ediyor" diye konuştu.
"İNSAN EN BÜYÜK TEHLİKE"
Hayvan, bitki ve mikroorganizma olarak tanımlanan gezegenimizin gizli gücü biyolojik çeşitlilik için kendisi de fani bir tür olan insan en büyük tehlikedir.
İnsanoğlu çevre kirliliğine neden olduğu için dünyada 13 milyon türün çeşitliliğini tehdit ediyor ve yıkıyor. Gezegenimizdeki çeşitliliğin 1 milyon türü giderek yok oluyor.
Her biri yaşamımız için mühim biyolojik çeşitlilik ve türler tehlike altında. Su ve kara ekosistemlerinin onarılması, yenilenmesi ve korunması gerekiyor. Çünkü bozulma 3,2 milyar insanın refahını zedeliyor."
Biyolojik çeşitliliği korumanın insanların görevi olduğunu tekrar anımsatan Prof. Dr. Karaosmanoğlu, hayattaki bütün türlerin doğal zincirde birbirine bağlı ve yakın etkileşimde olduğunun altını çizdi.
Karaosmanoğlu, insanoğlunun doğal dengeyi bozduğunu kaydederek, "Şimdi doğal dengeyi onarma, sonra yenileme ve hep koruma zamanı. Doğal döngü dışına çıkan bir çiçek veya hayvan yok, olmaz da. Biz çevremizi kirleterek, iklimimizi değiştirerek, doğadaki sınırları aşarak türleri yok ettik, ediyoruz. Görevimiz yaşam için başka güzel ve işlevsel olan türlerin doğal ortamlarına müdahale etmemek, korumak ve kollamak" diye konuştu.
Dünyaya taşıyacağından fazla yük verildiğini söyleyen Karaosmanoğlu, şöyle konuştu:
"Dünyamızdaki kaynakları verimli, mevcut en iyi atık, su, enerji yönetimiyle, diğer deyişle en temiz teknolojiyle üretim, tüketim ve hizmet için kullanmalıyız. Eğer kullandığımız tüm kaynakları gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da dikkate alarak, bu ihtiyaçları tehlikeye atmadan tüketirsek 'Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim' başarılır.
"SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM KÜLTÜRÜMÜZ OLMALI"
Sürdürülebilir olmak kaynakları gelecek için 'daim' kılmaktır. Bunun için de sürdürülebilir yaşam kültürümüz olmalıdır. Orta Asya'dan Anadolu'ya, Rumeli'ye uzanan köklerimizde, kültürümüzde aslında sürdürülebilir yaşam ilkeleri var.
Bizler israfı sevmeyiz. Ancak doğamızı, toprağımızı, suyumuzu, havamızı çok severiz. Yanı başımızdaki bitkiye, hayvana, hiçbir varlığa kıyamayız. Bu nedenle çevremize dost yaşamalıyız ve türlerin yok olmasına dur diyerek, doğamızı onarmalı ve hep korumalıyız."
"KARBİNDİOKSİT MİKTARINDA GERİLEME YOK"
Amerika Birleşik Devletleri'nin Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA) Küresel İzleme Laboratuvarı verilerine göre 3 Haziran günü atmosferdeki karbondioksit miktarı 417 ppm (milyonda bir kısım) oldu, düşüş yok. Başta karbondioksit olmak üzere sera gazları miktarı düşmüyor.
Küresel ısınma sürüyor. Çünkü üretiyor ve tüketiyoruz. Bu tüketimde büyük pay enerjiye ait. Elektrik, ısı, soğuk, katı-sıvı-gaz yakıtların üretimi ve tüketiminin bedeli yüksek. Enerji üretimi ve tüketimi, tarım, orman ve diğer arazilerin kullanımı, endüstri, taşımacılık, binalar hep sera gazı emisyonuna neden oluyor ve iklim değişiyor. İklim doğası gereği değişir. Mühim olan insanın kendi eliyle iklimini değiştirmemesi."