Türkiye’nin de imzacısı olduğu Bern Sözleşmesi’yle (Avrupa Yaban Hayatının ve Doğal Hayatın Korunması Sözleşmesi) koruma altına alınan Caretta Carettaların yuvalama alanı olan Sugözü-Akkum sahiline inşa edilen Hunutlu-EMBA termik santraline ilişkin, Avrupa Konseyi Bern Sözleşmesi Komitesi’ne yapılan şikayet başvurusu Türkiye’deki idari mahkemesine sunuldu.
Santralle ilgili Bern Sözleşmesi ve Barcelona Sözleşmesi’nin ihlali nedeniyle, Adana 3. İdare Mahkemesi’ne yürütmenin durdurulması talebinde de bulunulmuştu. Başvuruda, dava konusu EMBA Hunutlu termik projesinin ilgili sözleşmelerinin yanı sıra iç hukuk genelgelerini de ihlal ettiği, telafisi imkansız zararlara neden olacağı kaydedilmişti.
Avrupa Konseyi Bern Komitesi’ne yapılan başvurunun mahkemeye sunulmasından önce, adliye önünde bir basın açıklaması yapıldı. Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri gönüllü avukatı İsmail Hakkı Atal, burada yürütmenin durdurulması konusundaki talepleri karara bağlanmadan önce, Bern Sözleşmesi Komitesi’ne yapılan şikayet başvurusunun sonucunun beklenmesini, bu şikayetin “bekletici mesele yapılmasını” talep ettiklerini söyledi.
Çevre aktivistlerinin katıldığı ve yeşil deniz kaplumbağalarını temsilen yapılan basın açıklamasında Atal, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın projenin Nihai ÇED raporunu 2014 yılında kabul ettiğini ancak daha sonra, raporda öngörülen baca sisteminin, enerji şirketi EMBA tarafından “çevreci teknoloji” vurgusuyla soğutma kulesi olarak değiştirildiğine dikkat çekti. Planda olmamasına karşın Bakanlığın uygun bulduğu bu değişikliğin inşaat devam ederken yapılmasının hukuka aykırı olduğuna işaret eden Atal, yeni bir ÇED sürecinin işletilmesini ve bu rapor hazırlanana kadar inşaatın durdurulmasını talep ettiklerini belirtti: “Çünkü Bakanlığa “çevresel etkileri azaltacağı” belirtilmesine karşın özellikle hava kirliliği ve dolayısıyla insan sağlığına olumsuz sonuçlar doğuracağını biliyoruz.”
Açıklamada, soğutma kulesi değişikliğinin yaratabileceği sorunlara da şu şekilde yer verildi:
- Baca teknolojisinin değişmesi ile kirlilik yoğunluğunun azalacağı belirtilse de bunun daha az hava kirliliği oluşacağı anlamına gelmiyor. Çünkü yeni tasarımda baca, soğutma kulesinin içine alınıyor. Burada, kirlilik su buharı ile karışacak, hacminin artmasıyla kirliliğin daha yukarı ve daha uzağa taşınmasına neden olacaktır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da baca gazı soğutma kulesinden çıkacak baca gazının hacminin, bacadan çıkan gazın hacminin yaklaşık 10 katı olacağını, daha yüksek noktada atmosfere verileceğini belirtmiştir.
- Santralin yakacağı kömürden çıkan kirlilik baca tasarımı öncesinde ve sonrasında değişmez. Dolayısıyla, baca teknolojisinin değişmesinin kirliliği gidermede herhangi bir fonksiyonu yoktur. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ilgili cevabında, baca teknolojisinin değişmesi ile zararlı emisyonların miktarında ciddi düşüşler olacağını söylemiş ancak ne kadar bir azalma olacağını kesin olarak belirtmemiştir.
- Soğutma kulesi, sağlık açısından en kötü hava kirleticisi olan PM2,5 oluşumunu artıracaktır. Soğutma kulesinden salım, yüksek nem ve sıcaklık nedeniyle ikincil PM2.5’in daha hızlı oluşumuna neden olacaktır.
Adana’nın yıllardır yoğun hava kirliliği ile mücadele ettiğine vurgu yapan Atal, İskenderun Körfezi’nde halen iki kömürlü termik santral bulunduğunu, EMBA Hunutlu’nun üçüncü santral olarak inşa edileceğini söyledi. 30 yıl çalışması planlanan Hunutlu’nun diğer santrallerin kirliliğiyle birleştiği takdirde kümülatif etkisinin ölümcül olacağının bilimsel olarak kesin olduğunu vurgulayan Av. İsmail Hakkı Atal şu ifadeleri kullandı:
“Adana’da, 2,5 milyon insan yaşıyor. Sağlık ve Çevre Birliği -HEAL’in araştırmasına göre kentte 2019 yılında 30 yaş üstü her beş ölümden biri hava kirliliğine bağlı olarak gerçekleşti.. Ayrıca, Hunutlu santralinin yapıldığı Yumurtalık ilçesindeki kanser vakaları 2009-2014 yıllarında 11 kat , kanser türleri ise yüzde 275 arttı.. Projenin ÇED Raporu hazırlanırken farklı noktalarda ölçüm yapıldı. Hava kirliliğinin en az olduğu yaz aylarında yapılan ölçümler bile sınır değerlerin üzerindeydi! Ve EMBA Hunutlu Santrali, insan yaşına rağmen yapılıyor!”
Açıklama, bir yeşil deniz kaplumbağasınını ağzından sona erdi:
“Literatürde adım Chelonia mydas , yani yeşil deniz kaplumbağasıyım. Yüzyıllardır Akdeniz’i , Adana’nın kumsallarını yuva bildim. Benim türüm en fazla Sugözü kumsalına yumurta bırakıyor. Ben de bir yavru olarak engin denizlere kavuştuktan sonra yeterli olgunluğa geldiğimde, yumurtadan çıktığım Sugözü’ne dönmek isteyeceğim. Varlığım, insan tarihinden çok öncesine dayanıyor ama insan faaliyetleri yüzünden NESLİM “TEHLİKE ALTINDA ”. Türümün korunması için Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Bern Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmelere , Türkiye de taraf. Hunutlu projesi, bu sözleşmeleri ihlal ediyor. Sugözü Kumsalı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan Deniz Kaplumbağalarının Korunmasına İlişkin 2009-10 sayılı Genelge’ye göre, korunması gereken önemli bir deniz kaplumbağası yuvalama alanı. Hunutlu projesi, bu genelgeye aykırı ilerliyor.
Paris Anlaşması’na taraf olan Türkiye’de, karar vericilerin, yeni bir kömür santrali açmak yerine, Hunutlu santralinin yapımını acilen durdurması için destek vermeli. Bu sadece kendi türüm için değil, insanlığın da geleceği adına yapılması gereken bir tercih olmalıdır.
En büyük dileğim, denizden tekrar sahile çıktığımda, bu kararın verilmiş olduğunu ve doğanın çeşitliliğine sahip çıkıldığını görmektir.
Çünkü kaplumbağa kömür sevmez!
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.”