Artan sıcaklık barajları buharlaştırıyor

Uzun süredir hava sıcaklığının yüksek seyrettiği İstanbul’da barajlardaki su seviyesi her geçen gün düşüyor. Bu durumu azalan yağış kadar etkileyen bir diğer faktör de buharlaşma...

Artan sıcaklık barajları buharlaştırıyor

Yaz mevsimi sıcak hava dalgasının etkisinde geçiyor. Artan sıcaklıkların en fazla hissedildiği şehirlerden biri de İstanbul. Milyonlarca insanın yaşadığı İstanbul’da hayatı zorlaştıran sıcaklar, aynı zamanda barajlardaki su seviyesini olumsuz etkiliyor. Öyle ki su seviyesi yüzde 60’ın altına indi. Ancak bunun sebeplerinden biri de en az yağışların yetersizliği kadar etkili olan buharlaşma…

Su kaybının önemli ölçüde artmasına neden olan buharlaşma oranı, bazı etkenlerin bir araya gelmesiyle artabiliyor.

Buharlaşmanın tek sebebi sıcaklık mı? Nem ve rüzgarın buharlaşmaya etkisi ne? Merak edilen sorulara İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi ve İklim Uzmanı Prof. Dr. Barbaros Gönençgil’le yanıt aradık.

Nem miktarı düşük ve sıcak bir havada buharlaşma daha fazla oluyor. Örneğin rüzgar buharlaşmayı tetikleyerek hızlandırabiliyor. Çünkü su yüzeyinde oluşan buharlaşmayı başka tarafa taşıyarak oradaki buharlaşmanın devam etmesini sağlıyor.

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi ve İklim Uzmanı Prof. Dr. Barbaros Gönençgil

"Bir günde tüketilen su kadar buharlaşma olabiliyor"

Barajlardaki buharlaşma miktarının pek çok faktöre bağlı olduğunu söyleyerek sözlerine başlayan Prof. Dr. Barbaros Gönençgil, “Barajların özellikle yüzey alanlarına, havanın sıcaklığına; daha geniş anlamda bakarsak bulunulan enlem derecesine göre farklı farklı sebeplere göre durum değişebilir. Atmosferik koşullar içerisinde havanın ne kadar bulutlu olduğu ve ne kadar nem taşıdığı da buharlaşmayı etkiliyor” diyor.

Barajlardaki buharlaşmanın en fazla görüldüğü dönem elbette ki yaz ayları…“Özellikle yağmurun az olduğu veya yağmadığı, havanın açık olduğu ve nispeten havadaki nemin de az olduğu dönemlerde buharlaşma en yüksek seviyesine çıkıyor” diyen Prof. Dr. Gönençgil, buharlaşma seviyesine ilişkin hesaplama yapmadan bir rakam vermenin mümkün olmadığının altını çiziyor:

“Genel olarak söylemek gerekirse buharlaşma miktarı, barajların durumuna ve kullanıcı miktarına bağlı olarak bir günlük tüketime kadar ulaşabilir.”

Fotoğraf: AA[Fotoğraf: AA]

Buharlaşma nem ve rüzgardan da etkileniyor

Peki, hangi etkenler buharlaşma miktarını etkiliyor? Soruyu, “Isınma her şeyden önce geliyor” diye yanıtlayan Prof. Dr. Gönençgil diğer etkenlere şöyle değiniyor:

“Buharlaşma havadaki nispi nem ya da bağıl nem miktarının düşük olmasıyla da alakalı. Nem miktarı düşük ve sıcak bir havada buharlaşma daha fazla oluyor. Örneğin rüzgar buharlaşmayı tetikleyerek hızlandırabiliyor. Çünkü su yüzeyinde oluşan buharlaşmayı başka tarafa taşıyarak oradaki buharlaşmanın devam etmesini sağlıyor. Belli bir noktadan sonra nem yükseldikçe buharlaşma miktarı azalmaya veya duraklamaya doğru gidebilir. Ancak rüzgar havadaki var olan nemi başka bölgelere taşıdığı için sürekli bir nem açığı oluyor.”

Isınmayla birlikte buharlaşmanın da artmasıyla atmosferde çok daha fazla su buharı birikiyor. Bu biriken su buharı diğer faktörlerin de etkisiyle yağış düzenini değiştiren, kuvvetli ya da aşırı yağışların oluş sıklığını artıran bir sürece dönüyor.

Buharlaşmayı önlemek mümkün mü?

Barajlardaki buharlaşmayı engellemek için dünya üzerinden pek çok yöntem uygulanıyor. Prof. Dr. Gönençgil, “Bu konuda kullanılan üç-dört ayrı yöntemden bahsedebiliriz" ifadesini kullanarak sözlerini şu şekilde sürdürüyor:

"Özellikle fiziksel denilen yöntemler var. Burada yapısal müdahaleler söz konusu olabiliyor ya da barajın işletilmesiyle ilgili önlemler alınabiliyor. Baraja katılan birtakım kimyasallarla buharlaşmanın azalmasına yönelik önlemler de olabiliyor. Bunun Türkiye’de pek bir örneği yok. Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Avustralya gibi ülkelerde çeşitli uygulamalar var.”

Fotoğraf: AA[Fotoğraf: AA]

“Küresel ısınma eşittir kuraklık demek değil”

Son yıllarda küresel ısınmanın getirdiği iklim değişikliği sebebiyle buharlaşmanın daha da artacağı öngörülüyor. “Küresel ısınma eşittir kuraklık demek değil” diyen Prof. Dr. Gönençgil, bunu şöyle açıklıyor:

“Çünkü ısınmayla birlikte buharlaşmanın da artmasıyla atmosferde çok daha fazla su buharı birikiyor. Bu biriken su buharı diğer faktörlerin de etkisiyle yağış düzenini değiştiren, kuvvetli ya da aşırı yağışların oluş sıklığını artıran bir sürece dönüyor.”

Bu durum Türkiye’nin her bölgesinde farklı sonuçlara yol açıyor. Bunun bir sebebi de bölgelerin coğrafi koşulları. Prof. Dr. Gönençgil, “Sıcaklıkların artması buharlaşmayı da tetikleyerek özellikle kıyı bölgelerde düzensiz, şiddetli veya etkili yağışların daha fazla gözükür hale gelmesine sebep oldu” diyerek devam ediyor:

“Bazı yerlerde coğrafi özelliklere bağlı olarak yağışların nispeten azaldığını söylemek mümkün. Ancak genelde yağışlarda ortalamalar dışında farklı bir düzene geçiş şekli söz konusu olabiliyor. Zaman zaman çok aşırı ya da şiddetli yağışlarla afet boyutuna ulaşan durumlarla da karşılaşabiliyoruz.”

Admin

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER