Son yıllarda aldığı göçle nüfusu artan Antalya'daki betonlaşma hızı, 1984 ve 2020 yılları arasında çekilen uydu fotoğraflarıyla belgelendi. Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ramazan Özçelik, “Biz şehirleşmedik, betonlaştık" dedi.
Tarım ve turizmdeki iş ihtiyacı artan Antalya'nın nüfusu, son yıllarda aldığı göçle artmaya başladı. Türkiye'nin en kalabalık 5'inci kenti olan Antalya'da nüfus 2021 itibarıyla 2,5 milyonun üzerine çıktı. Artan nüfusa bağlı olarak betonlaşma da hız kazandı. Hızlı betonlaşmayla birlikte kent merkezindeki özel ve kamusal yeşil alan sayısı azaldı. Kentin son 36 yılda yaşadığı değişim ise uydu fotoğraflarıyla yapılan 'time lapse video' ile belgelendi. 1984 yılında çekilen uydu fotoğraflarında kentin yeşil olduğu, yıllar geçtikçe rengin griye döndüğü görülüyor.
'ŞEHİRLEŞMEDİK, BETONLAŞTIK'
Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ramazan Özçelik, yapılan imar planları ve şehir planlarının şehirleşmeye değil, betonlaşmaya doğru götürdüğünü söyledi. Doç. Dr. Özçelik, “Etrafımıza baktığımız zaman oturduğumuz ev, çalıştığımız yerler için şunu söyleyebiliriz; Biz şehirleşmedik, betonlaştık. Gelişmiş ülkelerin şehirleşmesi ile ülkemizdeki şehirleşme arasında büyük fark var. Tarih olarak çok geçmişe dayalı bir yerleşime sahip olduğumuz için şehirleşmek çok kolay değil ama yeni şehirleşmeye açılan bölgelerde bunu başarabilirdik" dedi.
'BİNA DÖNÜŞÜMLERİYLE MEŞGUL OLDUK'
Henüz geç kalınmadığını söyleyen Doç. Dr. Özçelik, “Şehirleşme dediğimiz zaman aynı konut sayısına sahip olup daha yeşil alanlar üretebiliriz. Bunların dünyada örnekleri fazlasıyla var. Yaşadığımız bölgelerde daha yeşil bir yaşam sürebiliriz. Artık birçok bölgede planlar tamamlandı ve betonlaşma söz konusu oldu. Ülkemizde bir kentsel dönüşüm fırsatı yaratıldı. Ancak bu dönüşüm sürecinde biz bina dönüşümleriyle çok meşgul olduk. Kentsel dönüşüm ile meşgul olamadık. Eski bina yıkıldı yerine yenisi yapıldı. Hala yollar dar, hala yeşil alanı olmayan caddeler var. Kentsel dönüşümde bir bölgenin tamamıyla ele alınması gerekir" diye konuştu.
'150 METRE İLERİNİZİ DAHİ GÖREMİYORSUNUZ'
Şehirleşmenin yaşama engel olmadığını belirten Doç. Dr. Özçelik, “Alanya gibi bir yerde dağın yamacından başlayarak denize doğru açılan yollarımız olsaydı, insanlar caddede yürürken karşıda deniz mavisiyle yürüyebilirdi. Bunun dünyada örnekleri var. Maalesef şu an baktığınız zaman betonlaşmadan dolayı 150 metre ilerinizi dahi göremiyorsunuz. Şehirleşme bizim yaşamımıza engel değil, betonlaşma yaşam kalitemizi ciddi anlamda negatif etkileyen bir unsur" dedi.
'SOSYOLOJİK VE TOPLUMSAL SORUNLARI DA BERABERİNDE GETİRİYOR'
Kentte geçmiş 50 yılın birikiminin görüldüğünü belirten Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt, “1970'li yıllarda 100 binlerle bilinen kent nüfusu bugün 2,5 milyonu aşmış durumda. Kent planlamaları bir nüfus projeksiyonuna göre yapılmakta. Geçmişten bugüne kadar şehrin nereleri yerleşim alanı olacak, nereleri korunacak, nereler tarım ve ticari alanlar olacak, gibi tanımlamalar getirilseydi bu kadar çarpık kentleşme olmayabilirdi. Geçmiş 50 yılın birikimini görüyoruz. Bu hızlı nüfus artışıyla birlikte kontrolden çıkmış bir yapılaşma görüyoruz. Bu da kentte altyapı ve üstyapı sorunlarını gündeme getiriyor. Bu durum aynı zamanda sosyolojik ve toplumsal sorunları da beraberinde getirmekte" diye konuştu.
MEZARLIK ÖRNEĞİ
Geçmişten bugüne kadar belediye meclislerinin gündemlerinde hep plan tadilatları olduğunu belirten Kurt, “Bilinen 30-40 yıllık bir binaya baktığınızda süreç içerisinde değişimleri üzerinde gözlemleyebiliriz. Bu hızlı kentleşme yeşil alanları baskı altına almaya başladı. Yerel yönetimlerin yeşil alanlara sahip çıkması gerekiyor. Andızlı Mezarlığı'nı dahi söyleyesim geliyor. Gelecekte bu kadar yoğunlaşma içerisinde Andızlı Mezarlığı bile kaldırılma kaygısını insanlarda oluşturmakta" diye konuştu.
'ELDE KALAN DEĞERLERİN İYİ KORUNMASI GEREKİYOR'
Sürecin takipçisi olduklarını belirten Kurt, “Önlenmesi için yerel yönetimlerin bunlara taviz vermemesini, iyi bir planla hızlı betonlaşmanın önüne geçildiği sürecin izlenmesini istiyoruz. En azından bundan sonraki sürecin çok iyi planlanması gerekir. Elde kalan son değerlerin çok iyi korunması gerekiyor. Bizler bu süreçlerin takipçisiyiz. Karain'den bugüne 200 medeniyete ev sahipliği yapmış bir kent burası. Bu medeniyetlerin bıraktığı izlerin de sorumlularıyız" dedi.
'KENTSEL DÖNÜŞÜM RUHUNA AYKIRI'
Kent merkezinde kalan son yeşil alanlar olan Vakıf Zeytinliği, narenciye gibi alanların kamu adına korunması gerektiğini belirten İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Mustafa Balcı, bu alanların Antalyalıların tasarrufunda olması gerektiğini söyledi. Balcı, “Hem biz hem diğer
meslek odaları bu alanların ranta kurban edilmemesi adına mücadele edecektir. Kentsel dönüşüm bizim kanayan yaramız aslında. Özellikle şu an uygulanmakta olan parsel bazındaki kentsel dönüşüm projeleri, kentsel dönüşüm kanununun ruhuna aykırıdır. Kentsel dönüşüm adı altında binalarımızı yenilerken birçok sorunun da ortaya çıkmasına neden olmaktır. Parsel bazındaki kentsel dönüşümün bir an önce durdurulup mahalle veya bölgeler bazında düşünülmesi ve projelendirmesi gerekiyor" dedi.
'BERABERİNDE NÜFUS YOĞUNLUĞU GETİRMEKTEDİR'
Şu anda yapılan kentsel dönüşüm projelerinin hepsini yanlış bulduklarını söyleyen Balcı, “Şu an kentsel dönüşüm adı altında yapılan projeler beraberinde ciddi nüfus yoğunluğu getirmektedir. Bununla beraber ulaşımda, otoparkta, yeşil alan ihtiyaçlarının problemleri ve alt yapıda yaşanacak problemleri beraberinde getirmektedir. Mikro ölçekte değil makro ölçekte bakmak gerekiyor" diye konuştu.