Türkiye ve Rusya arasında Mayıs 2010'da imzalanan anlaşma kapsamında Mersin’in Gülnar ilçesine bağlı Yanışlı Mahallesi’nin Akkuyu mevkiinde yapımı süren Nükleer Güç Santrali’nin (NGS), 2023 yılında tamamlanması hedefleniyor. 14 Nisan 2015'te Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın katıldığı törenle tesiste bulunacak deniz yapıları ve limanın temeli atılırken, Nisan 2018'de ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, santralin birinci ünitesinin temelini attı. Haziran 2020'de de santralin ikinci ünitesi için çalışmalar başlatıldı. Sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve yurttaşların itirazına rağmen santralin yapımı devam ediyor.
Yol açacağı zararlar nedeniyle nükleer santral inşaatından bir an önce vazgeçilmesini talep eden halkın, 7 Ocak 2014 tarihinde ÇED raporu alınmadan başlatılan çalışmalar hakkında suç duyurusu ile santralin yapımına karşı başlayan mücadelesi ise devam ediyor. Fukuşima faciasının yıl dönümünde Mersin’de Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ne karşı açıklamaya katılan Mersin Nükleer Karşıtı Platformu (NKP) üyesi 17 kişi hakkında “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu”na muhalefet ettikleri iddiasıyla dava açıldı.
Doğayı ve yaşamlarına sahip çıktıkları için yargılanan NKP üyelerinden Elmas Kara ile Emek Partisi (EMEP) Akdeniz Belediyesi Meclis üyesi Halil Kara, Akkuyu’da 30 Ekim’de yaşanan patlamaya dikkat çekti.
"SANTRAK TAM OLARAK KORUNMUYOR"
Santralin yapım süreciyle birlikte doğaya zarar vermeye başladığını ifade eden Elmas Kara, “Santral zaten yapımı sağlam bir zeminde yapılmadı. Santralin yapımında birçok çevreye zarar verildi. Yapıldığı yerde birçok ağaç kesildi. Dinamitler patlatıldığında çevreye ve çevredeki evlere nasıl zarar verdiğini gördük. Yapımında bu kadar zarar verirken, yapımı bittikten sonra oluşacak zarar konusunda kimse garanti vermiyor ve bu durumda da veremezler. 30 Ekim'de yaşanan patlamayla birlikte gördük ki santral tam olarak korunmuyor. Bu santral tüm canlılara, doğaya zarar vereceği için karşıyım ve karşı olmaya devam edeceğim” diye konuştu.
ÇERNOBİL FACİASI
Santralin yapımı sonrasında çevrede yetişecek tarım ürünlerinin radyasyonlu olacağına dikkat çeken Elmas, “Orada üretilecek ürünlerin üzerine santralin olduğu yeri belirtmek zorundalar, bu da oradaki ekonomik durumu etkileyecek. Bir diğer konu ise radyasyon sadece orada kalmayacak rüzgar her yere yayacak. Aslında burada herkesi etkileyen bir durum olduğunu görmek lazım. Çernobil faciasından sonra gördük. Karadeniz halkı radyasyondan etkilendi. Sanatçı Kazım Koyuncu da bundan dolayı yaşamını yitirdi. Etkisinin nasıl olduğunu iyi gördük. Her ne kadar yapımı devam etse de yaşanacak bir faciadan önce bu santralin devamının durdurulması gerekiyor” dedi.
"MÜCADELE EDECEĞİZ"
İnsanlığın enerjiye ihtiyacı olduğunu, fakat çarenin nükleer santral olmadığı, daha doğal yöntemlerin olduğunu ifade eden EMEP Akdeniz Belediyesi Meclis üyesi Halil Kara, “Daha farklı ve riskli olmayan yöntemlerle enerji üretmek varken, nükleer santral gibi Çernobil ve Fukuşima örnekleri olan yöntemi denemek bizce yanlış. Evet bugün yapımına devam ediliyor, fakat bizler her zaman buna karşı doğaya sahip çıkmak için mücadele edeceğiz” diye konuştu.
30 EKİM’DEKİ PATLAMA
Akkuyu’da 30 Ekim’de yaşanan patlamayla birlikte söylediklerinin doğru olduğunun bir kez daha ortaya çıktığını belirten Kara, santralin faaliyete geçtikten sonra oluşacak riskin, doğayı ve yaşamı tehlikeye sokacağını ifade ederek, santralin yapılmasına son verilmesini istedi.