Akçadağ Belediyesinin, Türkiye'de iklim alanında kapasitenin genişletilmesi hibe programı kapsamında hazırladığı, "Akçadağ'da sera gazı emisyonun azaltılması kentsel karbon ayak izi envanter analizi" el kitabı çalışmasının tamamlaması ile ilgili, kentteki bir otelde program düzenlendi.
"Sıcaklar her geçen yıl daha artıyor"
Programın açılış konuşmasını yapan Akçadağ Belediye Başkanı Ali Kazgan, Dünyadaki iklim değişikliğini hep birlikte yaşadıklarını hatırlatarak, karın eskisi gibi yağmadığını ve sıcaklıkların her geçen yıl biraz daha arttığına dikkat çekti.
Dünyanın dört bir yanında buzulların eridiğini belirten Kazgan, "Bu ısınmanın büyük bir kısmı insan faaliyetlerinden kaynaklanıyor. Yani enerji ihtiyacımızı karşılamak için kullandığımız başta kömür, petrol, doğalgaz olmak üzere fosil yakıtlardan atmosfere salınan sera gazları atmosferik konsantrasyon etkisi ile sera gazı salınımına neden olmakta… Bu gazlarının en önemlilerinden birisi karbondioksit oluşturmakta… Akçadağ Belediyesi olarak sağlıklı bir kent olmayı amaçlayan belediyecilik anlayışımız gereği, ilçemizin iklim değişikliğindeki rolünü belirlemek için sera gazı salınımının azaltılması konusunda kendimize düşen görevi yerine getirmek amacıyla karbon ayak izi envanteri ve analiz projesini gerçekleştirdik." dedi.
"Havasızlığa 3 dakika susuzluğa 3 gün dayanabiliyoruz"
"Havadan sudan" söylemenin aslında bir şeyi ucuzlatan bir kavram olduğunu ancak, günümüzde geldiğimiz koşullara bakıldığında hava ve suyun aslında öyle ucuzlatacak bir yönünün olmadığını herkesin iyi gördüğünü dile getiren Eskişehir Teknik Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü ve Ekoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cengiz Türe, şöyle devam etti:
Havasızlığa 3 dakika susuzluğa 3 gün dayanabiliyoruz. Bir gün su kesilecek dense Belediyenin kapısına dikiliyoruz. Sular akmıyor diye hava biraz kirlenirse başımız belaya giriyor. O yüzden artık havadan ve sudan gibi kavramların yaşantımızda çok önemli olduğunu, dünyada hava su ve besinden başka çok daha önemli hiçbir stratejik maddenin bulunmadığını, bunların yokluğunu hissettiğimiz anda çok büyük tepkiler gösterdiğimizi ama varken de hiçbir önem vermeden, dikkat etmeden har vurup harman savurduğumuzu görüyoruz. Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği, Dünya Sağlık Örgütüne bağlı olarak çalışan Uluslararası denetimlere açık bir kurum olarak ve bunun içerisinde yer almış olan Akçadağ belediyemiz önemli bir yer tutuyor, öncülük yapıyor bazı konularda. Bu süreç içerisinde işte bazı konuların havadan sudan olmadığını, çok küçük olarak kabul ettiğimiz bir ilçe düzeyinden bile uluslararası destek alarak dile getirebilmek son derece önemli bir başarıdır. Bu başarılarından dolayı başta Belediye Başkanımız olmak üzere tüm ekibini yürekten kutluyorum ve Sağlıklı Kentler Müdürümüzü de işte belediyelere verdiği desteklerden dolayı da çok teşekkür ediyorum.
"Cebinizdeki paranın yüzde 24'lük bir kısmını iklim değişikliği nedeniyle ödüyorsunuz"
"Karbon ayak izi denince sanki iklim değişikliği olaylarını biz uzaklarda kutuplarda olan ve bizi etkilemeyen bir kavrammış gibi düşünüyoruz." diyen Prof. Dr. Türe, "Oysa o kadar ilgili ki şu an cebinizdeki paranın yüzde yirmi dörtlük bir kısmını gıda için harcayacağını sanıyorsun, aslında iklim değişikliği nedeniyle ödüyorsunuz. Eğer bu süreç yaşanmamış olsaydı; bugün yapmış olduğunuz gıda harcamalarına neredeyse yüzde 25'lik daha az para ödeyecektiniz. Ama biz bunların hepsini zam, bunların hepsini ekonomi, bunların hepsini siyaset vesaire gibi algılıyoruz, süreç öyle değil. Dünyamız sınırları olan bir küre üzerine insanları yan yana dizseniz bile belli bir süre sonra üstünde yer kalmayacak boyutta tükenebilen bir küre… Ve biz artık bu kürenin üzerine fazla geliyoruz. Bu kürenin üzerine fazla gelmemizin sebebi sayımızdan daha çok dünya nimetlerini, dünyanın bize sunduğu ekosistem servislerini havayı, suyu, gıdayı gereğinden fazla kullanmamızdan kaynaklanıyor. Bu süreçleri doğru yönetmek için önce bireyden, yerelden, evrensele giden bir yolun izlenmesi gerekir " dedi.
"İklim değişikliğine sebep olan özellikle enerji kaynaklı zararlı gazların azaltılmasını herkes sağlayabilir"
Türe, şöyle devam etti: "Kutup ayısı bizim buraya gelme şansı yok ama pazarlarımıza geliyor ne olarak geliyor pahalılık olarak geliyor, kıtlık olarak geliyor, zaman zaman hastalıklar olarak geliyor, zaman zaman fırtınalar sebebiyle gıda oranlarının azalması ile geliyor, zaman zaman orman yangınları nedeniyle buğday fiyatlarının borçla yükselmesi ile geliyor. Bunların tümü iklim değişikliği sürecinde bizlere olan direk yansımaları ve hepimizin birey olarak burada yapacağı bir şey var. Karbon ayak izi yani kişi başına düşen bu iklim değişikliğine sebep olan özellikle enerji kaynaklı zararlı gazların azaltılmasını herkes sağlayabilir. Örneğin iki buçuk litre suyu elektrikli ısıtıcıda kaynatıyorsunuz bir fincan kullanıyorsunuz. Bunun yerine bir fincan su kullanacaksanız bir fincan suyu kaynatın. Hem daha az sürede hem de daha az enerji ile kaynayacak. Bunun gibi birçok dikkat etmediğimiz şeyler nedeniyle bugün fazladan termik santraller, fazladan barajlar, doğalgaz çevrim santralleri yapmak zorunda kalıyoruz. Bu sürecin anlaşılması ve farkındalığı için çok önemli katkı sağlamaları özellikle çocuklarımızdan bu sürecin başlamasını sağlamalıyız."
"2030'larda su çok büyük bir sorun olacak"
Yaşanan su sıkıntısına dikkat çeken Türe, "Dünyada su yok. Dünyamızın üçte ikisi sularla kaplı yüzde 2,6'sı tatlı su yani bir okyanusun ortasında olmak ile bir çölün ortasında olmakla hiçbir fark yok yani susuzsunuz bu yüzde 2,6'lık suyun da sadece yüzde 2'si içilebilir özellikte. Dünyamız da aslında tatlı ve tuzlu su fakiri bir ülke Türkiye de bunun içerisinde yer alıyor. Türkiye'de de zengin su kaynaklarımız yok. İlerde çocuklarınızı dere kenarında oturup arabanızı ya da bir yerde musluğa hortumu takıp arabanızı suyla yıkadığınızı gördüklerinde dede siz ne yapıyordunuz diyecekler. 2030'larda su çok büyük bir sorun olacak. Hem sulama suyu hem kullanma suyu hem de endüstriyel su. Bunun sebebi ise iklim değişikliği nedeniyle buharlaşmanın fazla olması, ani yağış boşalmaları ya da müthiş kulaklıklar ya da müthiş soğuklar. İklim değişikliği demek, ritmin değişmesi demek kalbinizin ritminin bir gün yüksek, bir gün alçak atması gibi… Dünyanın ikliminin de her gün birbirini tutmayan şekilde hareket etmesinden kaynaklanıyor. Bu sizin tohumunuzun çimlenmesinden tutunda pek çok faaliyetinizi planlamanıza geldi. Dünya'da bir ekolojik sistem üzerinde yaşıyoruz." diye dikkat çekti.