Türkiye, artan nüfus, mevsim normallerinin altında seyreden yağış miktarı, su kullanımındaki hatalar gibi nedenlerle en kurak dönemlerinden birini yaşarken, baraj ve göllerdeki su seviyesi de hızla düşüyor.
Uzmanlar, tarımsal kuraklık ve su kıtlığı uyarısında bulunuyor.
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, yaşanan kuraklığı Independent Türkçe'den Lale Elmacıoğlu'na değerlendirdi.
"Nüfus bu hızla artarsa başımıza çok büyük bir sorun gelebilir"Günümüzde kuraklık sorunu ile karşı karşıya kalınmasının ana nedeninin iklim krizi değil, nüfus artışı olduğunu savunan Kurnaz, 1920'lerde 13 milyon civarında seyreden ülke nüfusunun günümüzde 80 milyonu aştığına dikkati çekti.
"Yaklaşık 100 sene önce 8 bin metreküp olan kişi başına düşen su miktarı, günümüzde 6'da biri oranına inerek kişi başı bin 300 metreküpe düşmüş durumda. Eğer nüfus artışı bu hızla devam edecek olursa, önümüzdeki 5-10 sene içinde başımıza çok büyük bir sorun gelebilir" diyen Kurnaz, iklim değişikliği göz önünde bulundurulmadığında bile sadece mevcut nüfus artış hızına bakarak tehlikenin büyüklüğünün görüldüğünü ifade etti.
"Böyle giderse Türkiye 2050'de su fakiri olacak"
Prof. Dr. Kurnaz, şu yorumda bulundu:
Böyle giderse nüfus 100 milyonu geçecek, kişi başına düşen su miktarı 1000 metreküpün altına inecek ve Türkiye 2050'de su fakiri olacak.
İçinde bulunduğumuz yüzyılın ortasında yüzde 15, sonunda ise yüzde 25'e varan oranda su azalmasının gerçekleşeceğini savunan Kurnaz, "Gelecekte, mevcut nüfusun üstüne 15-20 milyon daha binerse, yağışların azalmasını da ele alırsak, 2030-2050 yıllarında kişi başına düşen su miktarı, 1000 metreküpün altına düşecek! Resmi verilere göre su fakiri olacağız! Nüfus azken su yetiyordu, şimdi hem nüfus arttı hem de su azaldı" sözleriyle, önlem alınmazsa iklim değişikliğiyle birlikte uzun vadede kuraklığın artacağını ifade etti
"Türkiye'nin Su Kurulu yeterli etkiyle çalışamıyor"
Türkiye'nin Su Kurulu'nun çalışmalarını da sorduğumuz Kurnaz, suyun sahibi olarak Devlet Su İşleri (DSİ), yerel yönetimler, Enerji Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı gibi farklı kurumları işaret ederek, kurulun yönetimsel durumuna dikkati çekti.
"Su Kurulu'nun başında cumhurbaşkanı olmalı"
2015 yılında Kuraklık Eylem Planı'nı hazırlansa da harekete geçilmediğini belirten Kurnaz, "Su Kurulu, bakanlıkların müsteşarlıklarından oluşuyor, dolayısıyla Türkiye'nin mevcut yapısında bir bakanlığın müsteşarı öbür müsteşara ne yapması gerektiğini söyleyemez" ifadeleriyle tepede cumhurbaşkanının bulunduğu, temsiliyetin de bakanlar düzeyinde oluşturulduğu bir kurul mekanizmasının geliştirilmesi gerektiğini savundu:
Türkiye'nin Su Kurulu var ama yeterli etkiyle çalışamıyor çünkü masanın etrafındakiler karar verici değil. Karşılıklı olarak birbirlerine iş buyurma yetkileri yok. Aynı akarsu üzerinde tarım sulama barajı ve hidroelektrik santral yapılacak, konuyla iki farklı bakanlığın (Tarım ve Enerji Bakanlıkları) ilgilenmesi gerek ama suyun kime ait olduğu ya da önceliğin kimin olduğu konusunda anlaşmaya ihtiyaç var. Suyun havzalar arası transferi söz konusu. Tarım suyu, başka yerdeki termik santrali soğutmak için kullanılıyor. Dolayısıyla önceliğinin yüksek bir kurul tarafından belirlenip uygulanması lazım. Birinin sorumlu olması gerek bu işten. Bu kişi de Cumhurbaşkanı olmalı.
Zaman kaybedilmemesi gerektiğine vurgu yapan Kurnaz, "Sorunları çözebiliriz, ölümcül noktada değiliz ancak siyasi iradenin etki etmesi şart, üstten karar mekanizması gerekli" uyarısını yaptı.
Kaynak: Onedio