ÇEVRE HABER - Çevre Deniz ve Ülkemiz İçin

Mevsimler değişti, artık mayısta da kalorifer yakılacak

GÜNDEM

Milliyet’ten Önder Yılmaz’ın haberine göre: İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. İsmail Dabanlı, TBMM İklim Komisyonu’nda özellikle Ekvator bölgesindeki, “Hadley hücreleri” olarak nitelendirilen sıcak hava kütlelerinin Türkiye üzerinde dönmeye başladığını, bunun da kuraklıkla sonuçlandığını kaydetti. Dabanlı, yaptıkları çalışma sonucunda dört ila 15 yıl arasında Türkiye’de kuraklık görülebileceğini söyledi.

İklim değişikliğinde önemli yeri olan ve “güney salınımı” olarak nitelendirilen, “El Nino” ve “La Nina” olaylarının Türkiye’deki iklime etkisi olup olmadıklarını araştırdıklarını açıklayan Doç. Dr. Dabanlı, “Şöyle bir sonuç çıktı: El Nino, çok kurak yaşadığımız zaman, El Nino yılından bir yıl sonra da ülkemizde bunun etkisinin görülebileceği ortaya çıktı. La Nina olayında da, soğuk dönem diyebileceğimiz o dönemde de bir yıl sonrasında çok yüksek kuraklık görülme ihtimali ortaya çıkmış oldu” dedi. Dabanlı, sıcaklıkların sürekli artması halinde Türkiye’nin yağış rejiminde de sürekli azalma olacağını belirterek, “ekstrem yağışlar sabit kalacak” değerlendirmesini yaptı.

CARETTA’LAR KUZEYE

Doç. Dr. İsmail Dabanlı, özellikle Akdeniz ve Ege bölgelerdeki deniz suyu yüzey sıcaklarında artış yaşanmakta olduğunu, balon balığı gibi istilacı deniz türlerinin denizlerimizde görüldüğünü dile getirerek, başka zararlı türlerin de sularımıza geleceği uyarısında bulundu. Denizlerimizdeki canlıların da daha kuzeye doğru daha soğuk denizlere göç ettiği tespitini yapan Dabanlı, İztuzu Plajı bölgesinde yumurtalarını bırakmak için yuva kuran Caretta Caretta’ların artık daha kuzeye doğru yeni yerler aradıkları, yuvalarını taşıdıklarını kaydetti.

KİRLİLİK ARTIYOR

Dabanlı, İstabul’da hava kirliliği oranlarının arttığını belirterek, “İstanbul’da çalışma yaptık. Fosil yakıt kaynaklı kirletici trendlerine baktığınız zaman, birinci derece sera gazı kabul edilmeyen karbonmonoksit ve NO2… gibi hava kirleticilerin değeri yüksek. Bu hava kirleticilerin özellikle İstanbul’da yüksek değerlerde olduğu bir artış trendi olduğunu söylemek mümkün” dedi.

MAYISTA KALORİFER YAKTIK

Bilimsel çalışmalar doğrulusunda artık bahar ve sonbahar mevsimlerinin Türkiye’de yok olmaya başladığı tespitinde bulunan Dabanlı, dört mevsimin hayal olacağını şu sözlerle anlattı: “Artık iki mevsimli bir döneme giriyoruz. Kış mevsimi mart aylarına kadar uzandı, hatta nisan mayısa kadar uzanıyor, yaz da sonbahara doğru uzanıyor. Kış ve don süresinin uzaması, ekim ve hasat mevsimlerini etkileyecektir. Artık daha uzun süre yaz kurak bir dönemin olacağı, daha uzun süreli bir kış olacağı görülüyor. Örneğin, biz İstanbul’da bu sene mayısa kadar hala evlerde kalorifer yakmak zorunda kaldık. Ağaçlar erken uyanıyorlar, daha sonra don olayları meydana geliyor. İşte, bunlar artık bize bu yaz ve kış sürelerinin klasik olarak bildiğimiz üç aylık periyotlarda değil de daha birbiri içerisine geçmiş uzun periyotlarda gerçekleşeceğini gösteriyor.”

PERİBACALARI TEHLİKEDE

İklim değişikliğinin kültür varlıklarını da vuracağını ifade eden Doç. Dr. Dabanlı, peribacaları için tehlike çanları çaldığını şöyle ifade etti: “İklim değişikliğinin turizm üzerinde yüzeysel mekanik çözülmeyi artıracağı açık, bu da örnek Kapadokya’daki peribacalarının veya benzer doğal kültür varlıklarının daha hızlı aşınıp tehlike altında olacağını gösteriyor. Elbette ki özellikle deniz kıyısında, İstanbul’da ve diğer Ege kıyıların da denize sıfır olarak konumlanan çok sayıda tarihi eserimiz var. Deniz seviyesi yükseldiğinde, bu mekanik ve kimyasal ayrışmalar sonucu sıcaklık farkları arttıkça bunların hasar görme ihtimali çok yüksek. AB ve Yunanistan’da kültür varlıklarını iklim değişikliğine karşı korumak için uygulamaya konulan Herakles Projesi, Türkiye’de uygulamada değil. Böyle korumaya dönük bir çalışma henüz yapılmış değil.”

MÜSİLAJA ÇÖZÜM: ‘MARMARA’YA ATIK SU BIRAKMAMAK’

Doç. Dr. İsmail Dabanlı, Marmara’yı her geçen gün ölüme götüren “müsilaj” tehlikesi konusunda ise, çözüm yolunu, “Marmara Denizi’ne yüzde 100 arıtılmadan hiçbir atık suyu veremememiz lazım, ancak bunu önlersek salyanın, bunların önlenebileceğini düşünüyorum. Şu an, geçmişe nazaran Marmara Denizi’ne, belki yüzde 90’ın üzerinde arıtılan, tüm havzada arıtılarak sular veriliyor. Bunu yüzde 100’e ulaştırdığımızda bunların daha da azalacağını söyleyebilirim” şeklinde dile getirdi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.