Fitch Ratings’den yapılan açıklamada Avrupa bankalarının yeni sermaye gerekliliklerine yönelik yapacağı hazırlık ihtiyaçlarının, kredilerinin iklim değişikliğine ne kadar destek verdiğini göstereceği söylendi. Kredi derecelendirme kuruluşunda sürdürülebilir finans yöneticilerinden Janine Dow, “bu bir sonraki mantıklı adım” dedi. Açıklamasının devamında, “bir sorunu tespit ettiğinizde, riskleri de tanımlıyorsunuz. Bir düzenleyici olarak yükselen bir riski karşılıksız bırakamazsınız” ifadesini kullandı.
Bu tür bir gereklilik Avrupa’da finans sektörünün şimdi karşılaştığı yeni kuralları önemli ölçüde artıracak ve çevresel bir felaketi önleme yarışını hızlandıracak. Hedef ise bankaların ekonominin çevreyi kirleten alanlarına para yönlendirmesine engel olmak ve bankaların düşük karbon emisyonlarına geçme sözü vermesini sağlamak.
Şimdilik bankalar bu hedeften oldukça uzakta. 2015 yılında Paris İklim Anlaşması’nın kabul edilmesinden bu yana tüm dünyada kredi kuruluşları Bloomberg verilerine göre fosil yakıt finansmanına 3,6 trilyon dolardan fazla para akardı.
Business Times’ın haberine göre bu yıl ise yeşil tahvil ve kredi finansmanları lider konuma yükseldi. Fitch’e göre Finans sektörü bankaların sermaye gerekliliklerinin yakın zamanda iklim risklerini yansıtacağının açıkça farkında. Ancak düzenleyiciler henüz niyetlerini açıklamadı. Fitch Finansal Kurumlar Direktörü Monsur Hussain, “düzenleyiciler henüz açık olmadı çünkü açık bir yaklaşımı destekleyecek verileri yok” dedi.
Ancak Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) bankalar için iklim ve çevresel riskler notlarında satır araları okunduğunda, düzenleyicilerin hangi yöne doğru gittiği görülüyor. finansgundem.com'un derlemesine göre ECB’nin yönergesinde bankalara minimum gerekliliklerin ötesinde ne kadar sermayeye ihtiyaç duyduklarını hesap ederken, iklim risklerine hassasiyet göstermeleri gerektiği söylendi. Hussain bankaların minimum gerekliliklerini temsil eden Pillar 1’in bu konuda belirleyici bir gösterge olacağını söyledi.
Dünyanın en yeşil ülkesi olarak bilinen Danimarka’nın önde gelen finansal düzenleyicisinin başı olan Berg, Danimarka kurumlarının bile üzerine büyük görevlerin düştüğünü söyledi. Berg aynı zamanda kurumların veri paylaşımı yükümlülüklerinin, bankalardan talep edilen açıklamaların gerisinde kaldığını ifade etti. Berg, “bir kamu otoritesi olarak bu risklere hitap etmeli ve şirketlerin harekete geçme ihtiyacı hissetmesini sağlamalıyız” açıklamasında bulundu.
Dow ise düzenleyicilerin ve kanun yapıcıların şimdiye kadar bankaların iklim felaketlerinden kaynaklanacak potansiyel kayıpları engelleyecek sermaye tamponlarına sahip olup olmaması gerektiği konusuna yalnızca doğrudan olmayan bir şekilde değindiğini söyledi. Dow, “sınıflandırmalardan ve hatta iklim değişikliği için stres testlerinden bahsedecek olursak, hiçbir düzenleyici çıktıların doğrudan sermaye gerekliliklerini etkileyeceğini söylemedi” dedi.