Georgia Doğal Yaşam Departmanı yetkilileri hayvanın ABD’ye ilk kez 1990’lı yılların sonunda evcil hayvan ya da derisinden eşya yapılmak amacıyla getirildiğini ifade etti. Sahiplerinin onları terk etmesi nedeniyle de köpek boyundaki kertenkeleler, ABD habitatında tehditkar bir şekilde çoğalmaya başladı.
Konuya ilişkin açıklama yapan doğa koruma yetkilisi Amy Yackel, National Geographic’e yaptığı açıklamada, yalnızca 2000 ile 2010 yılları arasında Brezilya, Arjantin ve Uruguay’dan yaklaşık 80 bin siyah-beyaz tegunun kaçak yollarla getirildiğini söyledi.
Bunlardan sadece birkaç tanesinin vahşi yaşama bırakıldığını ancak çok hızlı bir şekilde üreme yeteneklerine sahip oldukları için sayısının hızla arttığını kaydetti. Yackel, bir dişi tegunun yılda ortalama olarak 35 yumurta bıraktığını belirtti.
Ntv.com.tr'nin aktardığı habere göre, diğer taraftan Yackel, dev kertenkelelerin insanlar için doğrudan zararlı olmadığını ancak bulundukları ekosistemde yıkıcı etkilere sahip olduğunu ifade etti.
Yackel, “ABD genelinde vahşi doğada şu anda ne kadar tegu olduğunu net olarak bilmiyoruz. Ancak 10 yıldan fazla süredir yaptığımız çalışmalar onların özellikle ABD’nin güneydoğusunu tehdit ettiğini gösteriyor. Çünkü buradaki iklim koşulları onların yaşaması için çok elverişli” açıklamasını yaptı.
Dev kertenkeleler üzerinde çalışan araştırmacı John Jensen ise, “Onları vahşi yaşamdan almak zorundayız çünkü bölgedeki yerli türler için büyük bir risk oluşturuyorlar. Hiçbir hayvan ya bitki türü ayırt etmeksizin önlerine gelen her şeyi yiyorlar.
Özellikle de nesli tükenme riski altında Gropher kaplumbağasının yumurtaları olnların favori yemek tercihi” dedi. Yetkililer, Alabama, Loisiana, Teksas ve Georgia eyaletlerinde şu ana kadar yüzlerce tegu tespit ettiklerini ve onları izole etmeye çalıştıklarını aktardı.
Hayvanların aynı zamanda yüzebildiğini de aktaran uzmanlar, nehirler aracılığıyla ülkenin başka bölgelerini ziyaret eden dev kertenkeleleri görenlerin yetkililere ihbarda bulunmasını istedi. Öte yandan, hayvanın kış uykusuna yattığı ve bu yüzden soğuk iklim koşullarında da varlığını sürdürebileceği belirtildi.