TBMM Çevre Komisyonu, tali komisyon olarak görüştüğü müsilaj ve imara ilişkin düzenlemeler içeren kanun teklifinin 9 maddesini benimsedi.
AK Parti Trabzon Milletvekili Muhammet Balta başkanlığında toplanan komisyon, Çevre Kanunu ve ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 1, 4, 5, 6, 7, 8, 12, 13 ve 29'ncu maddelerini tali komisyon olarak görüştü.
Bütün çabalarının çevreyi korumak, kirliliği önlemek, gelecek nesillere denizi, toprağı, havası, suyu daha temiz bir ülke bırakmak olduğunu ifade eden Balta, kanun teklifinin birçok konuda düzenlemeler içermekle birlikte müsilaj sorununu tekrar yaşamamak için gerekli önlemlerin alınmasına yönelik düzenlemeler içerdiğini kaydetti.
Balta, teklifin ileri biyolojik arıtma, atık su arıtımının teşvik edilmesi, atık suların alternatif bir su kaynağı olarak değerlendirilmesi için teşvik oranlarının artırılması, idari para cezalarının artırılması, mahalli idarelerce yapılmayan ve ivedi yapılmasına ihtiyaç duyulan atık su, altyapı ve atık yönetimi tesislerinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı veya bakanlığın yetkilendireceği ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşlarınca mevzuata uygun şekilde yapılması, yaptırılması, işlettirilmesi, akabinde ilgili idareye devri gibi önemli düzenlemeler içerdiğini de vurguladı.
Teklifin ilk imza sahibi AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Demir de komisyonda görüşülecek maddelere dair bilgilendirmede bulundu.
Teklifin birinci maddesinin Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilen baraj, gölet ve diğer depolama tesislerinin maksat oranlarının Cumhurbaşkanı tarafından belirlenebileceğini, değiştirilebileceğini veya kaldırılabileceğini dile getiren Demir, teklifle "çevre yönetim birimi, çevre görevlisi" gibi tanımların yeniden düzenlendiğini aktardı.
Demir, boğazlar ve Susurluk havzası dahil Marmara Denizi hidrolojik havzasında ve bu havzada yer alan illerden İstanbul, Bursa ve Kocaeli'nin tamamında cezaların söz konusu olduğunu ifade ederek, teklifte bu cezaların İstanbul, Kocaeli, Susurluk ve boğazlar havzasında 2 misli olarak uygulanacağını dair düzenlemeye yer verildiğini de söyledi.
Evsel atık suların, deterjanlı suların, köpük, egzoz gazı yıkama sistemleri gibi balast suların gemiler tarafından denize bırakıldığında alacakları cezalara dair bir düzenleme yapıldığını belirterek örnek veren Demir, 6 bin grostonluk bir gemi söz konusu atık suları denize bıraktığında 424 bin lira ceza alacağını, bu durum özel çevre koruma bölgesi olan Marmara havzasında ise cezanın 2 ile çarpılarak uygulanabileceğini kaydetti.
Demir, tersanelerin de kendi bölgelerinde atık su bırakan gemileri ihbar etmezlerse ceza alacağını, tersane içerisinde herhangi bir atık su söz konusu olduğunda da ceza uygulanacağını anlattı.
Teklifte yer verilen bir maddeyle ileri biyolojik atık su arıtmada asıl hedefin denize hiçbir surette deşarjın yapılmaması olduğunu dile getiren Demir, "Yani siz atık su arıtmayla suyu yeniden kullanılabilir hale getirdiğinizde ancak anlamlı bir arıtma işlemini yapmış olursunuz. Bunu teşvikle ilgili bir madde bu." dedi.
Demir, teklife göre boğazlar, Susurluk havzası dahil Marmara Denizi hidrolojik havzasında ve bu havzada yer alan illerden İstanbul, Bursa, Kocaeli'de, ileri atık su arıtım tesisi, arıtma çamuru işleme ve bertaraf tesisi ile atık geri kazanım ve bertaraf tesislerinin kurulmaması sebebiyle çevre kirliliği riski oluşması veya halk salığının tehdit edilmesi halinde, bu tesisleri kurmayan mahalli idarelerden 6 ay içinde projelendirmelerinin talep edildiğini söyledi.
Yerel yönetimler eğer bunları yapmazsa bunu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının ya da yetkilendireceği kurum ve kuruluşların yapabileceğini anlatan Demir, "Burada aslında bizim hedefimiz, yerel yönetimlerin asli unsuru olan bu işin merkezi hükümet veya Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yapılması değil. Burada temel hedefimiz, yerel yönetimlerin son derece önemli olan bu görevlerinin bizzat kendileri tarafından yapılmasının önünün açılması ve onların bu konuda teşvik edilmesidir, maddenin asıl ruhu budur." diye konuştu.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar da teklifle "çevre görevlisi" tanımının var olan kanundan çıkarılacağını, "çevre yönetim hizmeti" tanımının getirileceğini aktardı.
Atık suyun yeniden kullanılması ve enerji desteğinin artırılması ile ilgili bir düzenlemenin de getirildiğini dile getiren Birpınar, "mapa, şamandıra" düzenlemesiyle özellikle deniz çayırlarını yok eden, her teknenin denizin dibine çapa atmasından dolayı denizin dibindeki habitatın her geçen gün daha da kötüye gittiği bir durumun önüne geçilmek istendiğini anlattı.
"Sadece Marmara Denizi'ni değil tüm denizlerimizi kurtarmak zorundayız"
CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, Çevre Komisyonu'nun bu maddeleri tali değil esas komisyon olarak görüşmesi gerektiği eleştirisinde bulundu.
Barajların, göletlerin maksat oranlarıyla ilgili Cumhurbaşkanına yetki verilmesinin doğru olmadığını savunan Balta, "İşte, enerji kaynaklı mı kullanılacak bu baraj, içme suyu kaynaklı mı kullanılacak, sulama kaynaklı mı kullanılacak? Bunu bu işin ihtisas sahibi olan devlet kurumu kimse onun takip etmesi, bu aradaki şeyin ona göre yapılması lazım." dedi.
Müsilaj ile ilgili Türkiye genelinde bir şey yapılması gerektiğini savunan Bakan, sadece Marmara Denizi'ni değil, tüm denizleri kurtarmak zorunda olduklarını ifade etti.
İYİ Parti Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı da Çevre, Şehir ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın bile verimsiz çalıştığını düşünürken barajlar konusundaki sorumlulukların Cumhurbaşkanına devredilmesinin doğru olmadığını söyledi.
Atık su arıtma tesisleri konusunda belediyelere 6 ay süre verilmesine dair düzenlemeyi "belediyelerin yetkilerine el koyma" şeklinde değerlendiren Sıdalı, bunu onaylayamayacaklarını belirtti.
HDP Mersin Milletvekili Rıdvan Turan, müsilaj ile ilgili kurulan komisyonun 500 sayfalık bir rapor hazırladığını ancak raporun gerçekliği kısmen yansıtan bir fotoğraf gibi olduğunu söyledi.
Hazırlanan bu teklifin ise o raporu kısmen yansıttığını ileri süren Turan, "Aslında türevin türeviyle ya da tavşanın suyunun suyuyla karşı karşıyayız." diye konuştu.
Meselinin özünün raporda olmadığı gibi teklifte de olmadığını öne süren Turan, müsilaj sorununu çözmenin en kolay yolunun, kirletmemek olduğunu söyledi.
Turan, derin deşarjı öneren, alt akıntının bütün pisliği Karadeniz'e taşıdığını varsayan anlayış olduğu sürece Marmara Denizi'ni temizlemenin mümkün olmadığını savundu. Marmara Denizi'ne deşarjı engellemek gerektiğini ifade eden Turan, karada olanın karada sınırlı kalmasının önemli olduğunu dile getirdi.
Görüşmelerin ardından yapılan oylamada, teklifin görüşülen 9 maddesi benimsendi.