Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve yaklaşık 200 diğer sağlık kuruluşu, küresel çapta fosil yakıtların yer altında kalması için benzeri görülmemiş bir anlaşma çağrısında bulundu.
Çarşamba günü yayımlanan eylem çağrısı, hükümetleri, 2003 yılında DSÖ’nün himayesinde müzakere edilen tütün çerçeve sözleşmesine benzer şekilde, fosil yakıt arama ve üretimini aşamalı olarak sona erdirmek için yasal olarak bağlayıcı bir planı kabul etmeye çağırıyor.
DSÖ başkanı Dr Tedros Adhanom Ghebreyesus, “Fosil yakıtlara bağımlılık, yalnızca bir çevresel vandalizm değil. Sağlık açısından bakıldığında, bu bir kendi kendini sabote etme eylemidir” dedi.
DSÖ’nün iklim değişikliği departmanı başkanı Diarmid Campbell-Lendrum, mektubun bir dönüm noktası olduğunu söyledi. Guardian’a verdiği demeçte, “Sağlık sektörü, fosil yakıtlar hakkında açıkça böyle bir açıklama yapmak için ilk kez bir araya geldi. Hava kirliliğinden kaynaklanan mevcut ölüm ve hastalık yükü, tütün kullanımınınkiyle karşılaştırılabilirken, fosil yakıtların dünyanın iklimi üzerindeki uzun vadeli etkileri, nükleer silahlar gibi insanlık için varoluşsal bir tehdit oluşturuyor” dedi.
Fosil yakıt arama ve üretimini sona erdirme kampanyası Dalai Lama ve diğer 100 Nobel ödülü sahibinden, Vatikan da dahil olmak üzere çeşitli şehirler ve ada devletlerinden, binden fazla sağlık uzmanı ve yaklaşık 3 bin bilim insanı ve akademisyenden geniş destek aldı.
Girişim, 1968’de imzalanan ve atom silahlarının ve teknolojinin yayılmasını bir dereceye kadar sınırlayan nükleer silahların yayılmasının önlenmesi anlaşmasının başarılarını tekrarlamayı amaçlıyor.
Hindistan, İsrail, Kuzey Kore ve Pakistan gibi nükleer güçler imzalamamış olsa da, bu anlaşmayı diğer tüm silah sınırlama sözleşmelerinden daha fazla ülke imzaladı.
Nobel barış ödülü sahibi ve Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Doktorlar eş başkanı Ira Helfand şunları söyledi: “Çağımızın en önemli iki sorunu – iklim krizi ve nükleer savaş tehlikesi – derinden iç içe geçmiş durumda. İklim krizi, daha büyük uluslararası çatışmalara ve artan bir nükleer savaş riskine yol açıyor ve nükleer savaş, feci derecede ani iklim bozulmalarına neden olacak. Bu varoluşsal tehditlerin her ikisini de önlemek için dünya bir araya gelmeli.”
Profesör Noam Chomsky ise, “İnsanlar bir uçuruma doğru yürüyor. Ona ulaştığımızda, düşünülemez bir felaket kaçınılmaz olacak. Kendimizi ve pervasız bir vazgeçişle yok ettiğimiz sayısız diğer türü kurtarmak için dar bir fırsat penceresi var. Fosil yakıtlardan kurtulmak için çok olmasa da hâlâ zamanımız var. Fırsatı yakalayacağız, yoksa insan deneyi şanlı bir sona kavuşacak” dedi.
Fosil yakıtlar, gelecek nesiller için varoluşsal bir tehdit oluşturmasının yanı sıra, bir araştırmaya göre, 2018’de 8 milyondan fazla kişinin erken ölümüne, o yılki toplam ölümlerin %18’ine denk gelerek günümüzde önemli bir tehlike.
Bu ölümlerin çoğuna hava kirliliği neden oldu, ancak iklim krizi aynı zamanda ısıya bağlı hastalık riskini de artırıyor. Gıda ve su kaynaklı hastalıkların bulaşması, vektör kaynaklı hastalıkların yayılması için ideal koşullar yaratıyor.
Kuraklık, sel ve yangın gibi aşırı hava olayları kendi sağlık tehlikelerini taşırken, fosil yakıt tesislerinde çalışanlar ve bu tesislere yakın topluluklar, petrol sızıntıları ve boru hattı patlamalarından kansere kadar çok sayıda riskle karşı karşıya.
Yeni girişim, temiz enerji geçişinin yerli haklara saygı duyması ve “her işçi, topluluk ve ülke” için adil olması gerektiğini söylüyor.
Uluslararası Pediatri Derneği’nin çevre sağlığı grubunun eş başkanı Ruth Etzel şunları söyledi: “Etik bir görevimiz var ve fosil yakıtların temsil ettiği küresel sağlık riskleri konusunda sessiz kalamayız. Dünyanın dört bir yanındaki hükümet liderlerine mesajımız şu: Bugün yaşayan herkesin ve gelecek nesillerin sağlığı, fosil yakıtların hızla, adil ve tamamen ortadan kaldırılmasına bağlı.”