Sanayi Devrimi’nin başlangıcından itibaren insan faaliyetleri atmosferdeki seragazı yoğunluğunun artışına sebep oldu ve gezegenin ortalama yüzey sıcaklığı sanayi öncesi döneme göre 1,2 derece arttı. Dünya genelinde son yedi yıl, en sıcak yedi yıl oldu; 2021 yılı en sıcak beşinci yıl olarak kayıtlara geçti, Avrupa ise en sıcak yaz mevsimini yaşadı. Yangın mevsimleri uzadı, kuraklık ve sel felaketleri arttı. Küresel olarak karbondioksit ve metan yoğunlukları artmaya devam etti.
2021 yılında Türkiye’nin ortalama sıcaklığı 1981-2010 yılları ortalamasının 1,4 derece (14,9°C) üzerindeydi ve Türkiye’nin gördüğü en sıcak dördüncü yıl oldu. 1024 aşırı hava olayı meydana geldi ve tüm zamanların en çok aşırı hava olayı görülen yılı oldu. Yedi coğrafi bölgenin altısında kuraklık görüldü. 2021’in yaz aylarında 44 güney ilinde aynı anda orman yangını çıktı, 24 bin hektarlık alan yanıp kül oldu. Karadeniz’de çıkan sellerde onlarca kişi hayatını kaybetti. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin son raporuna göre, Türkiye aşırı hava olaylarına karşı Avrupa’nın en kırılgan ülkesi ve ciddi bir kuraklık tehlikesi altında.
Bilim insanları karbondioksit ve diğer seragazı emisyonlarında acil bir azaltıma gidilmezse ve net sıfır emisyon düzeyine ulaşılmazsa önümüzdeki 20 senede küresel ısınmanın ortalama 1,5 dereceye ulaşacağının, hatta geçebileceğinin altını çiziyor. Fakat iklim krizinden bu kadar derinden etkilenen Türkiye’de iklim acil durumu hâlâ ilan edilmiş değil, 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda iklim politikalarının altyapısının oluşturulduğu İklim Şurası’ndan çıkan kararların çoğu, STK’ların ve gençlerin taleplerini karşılamıyor.
22 Nisan Dünya Günü’nde de genç iklim aktivistleri Türkiye’de karbonsuz düzene geçişle ilgili bir eylem planı oluşturulmasını, merkezi yönetim ve yerel yönetimlerin gerekli düzenlemeleri yapmalarını talep ediyorlar. Bunun yanı sıra, 6 Ekim 2021’de Paris Anlaşması’nın TBMM’de onaylanmasının ardından henüz somut adımlar atılmamasına karşı gençler, Change.org Türkiye’de başlattıkları imza kampanyasıyla geleceklerini güvence altına almak için karar vericilerden acil bir eylem planı talep ediyor. 6 gençlik ekibinin bir araya gelerek başlattıkları kampanya neredeyse 30 bin imzaya ulaştı. İ
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Merkezi müdürü, fizik profesörü ve iklim bilimci Prof. Dr. Levent Kurnaz, Türkiye’nin iklim krizinden en fazla etkilenecek bölgelerden biri olan Akdeniz Havzası’nda yer aldığını hatırlatarak şöyle devam etti: “Bunun da ötesinde sürekli övündüğümüz ‘medeniyetlerin beşiği ve geçiş noktası’ olma özelliği de yakın gelecekte ülkemizi çok sayıda iklim mültecisi ile karşı karşıya bırakacak. Aşırı yağışlardan doğan seller, kuraklık ve bundan kaynaklı orman yangınları ve gıda sorunları da her geçen gün artıyor. Bu ortamda, ülkemizde iklim krizinin hâlâ ana gündem konusu olmayı başaramaması gelecek için çok kötü mesajlar veriyor. Hepimiz açısından iklim krizi en önemli sorun ve bu soruna da gerektirdiği önemi vermek zorundayız. Ülkemizin ve tüm dünyanın iklim acil durumu ilan etmesinin vakti geçiyor bile, lütfen konunun ciddiyetini anlayalım ve ona göre davranalım” dedi.
17 yaşındaki Melisa Akkuş ise sadece bir gün değil, her gün dünyanın geleceği için adımlar atılmasının gerekli olduğunu belirtti. Akkuş, “Artık kaybedecek zamanımız kalmadı. Karar vericilerin Dünya Günü’nde iklim krizine karşı vaatler verip ertesi gün maden, santral yapımını, fosil yakıtlara yatırım yapmaya devam etmesini, desteklemesini ve ekolojik yıkıma sebebiyet verecek projeler gerçekleştirmesini istemiyorum. Gezegenin geleceği bir gün önemsenip diğer günler sorumsuzca davranılmasını istemiyorum. Bizim için her gün Dünya Günü. Çünkü her gün iklim krizine karşı mücadele ediyor, çalışmalar yürütüyoruz” diye konuştu.