İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun (DİİDK) Çeşme Projesi'ne ilişkin, Danıştay 6. İdare Dairesi'nin vermiş olduğu ret kararını bozduğunu açıkladı. Yılmaz, "Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararı ile deniz alanlarını da kapsayan bu denli büyük bir alanın gereklilikleri açıklanmadan turizm bölgesi ilan edilmesi hukuka aykırı bulunarak Danıştay 6. Dairesi'nin kararı bozulmuştur. Cumhurbaşkanlığı kararının kesin olarak iptal edilmiş olduğunu kamuoyuna müjdelemek isteriz" dedi.
Geçtiğimiz yıllarda İzmir'de hayata geçirilmek istenen "Çeşme Projesi", rant iddiaları sebebiyle yargıya taşınmıştı. Resmi Gazete’de yayımlanan ''Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi''nin sınırlarının yeniden belirlenmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne yönelik açılan davada, projenin iptali istenmişti. Danıştay 6. İdare Dairesi, söz konusu Cumhurbaşkanlığı Kararı'nın projenin iptal istemini reddetmişti.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Danıştay 6. İdare Dairesi’nin verdiği ret kararını bozdu. Danıştay kararının ardından, İzmir Tabip Odası, Türk Mühendisleri ve Mimarlar Odası Birliği, İl Koordinasyon Kurulu (TMMOB İzmir İKK), İzmir Barosu, İzmir Yaşam Alanları, ÇEŞÇEP ve davacı vatandaşlar basın açıklaması yaptı.
"İrtifak bedeli dahi kamuya değil, yatırımcının hizmetine sunulacaktır"İzmir Baro Başkanı Yılmaz, sürece ilişkin şu bilgileri paylaştı:
"12 Şubat 2020 tarihli Resmi Gazete, İzmir Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesinin sınırlarının yeniden belirlenmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararı yayımlanmıştı. Bu karar; Çeşme Yarımadasında mevcut devletin hüküm ve tasarrufu altındaki alanların tümünü, 47 kilometre kıyı alanını, deniz alanlarını ve bu alanlardaki beş adet adayı, 5 bin hektar orman alanını, içme suyu koruma havzalarının tamamını, bölgedeki doğal koruma alanlarını, nitelikli tarım alanları ile zeytinlikleri, kültürel ve arkeolojik miras alanlarını, yarımadada yerleşim alanları dışında kalan alanların tamamını içeren 16 bin hektar devasa kamu arazisini kapsamaktadır.
İrtifak bedeli kamuya değil, yatırımcıların hizmetine sunulacaktır. Bu devasa kamu arazisi ve deniz alanları yatırımcılara irtifak hakkı tesisi suretiyle tahsis edilerek bu alanın tümünde ve deniz alanlarında halkımızın girişine kapalı, imtiyazlı bir azınlığın kullanımına özgülenmiş, girişi denetimli, bağımsız özel bir yetki alanı oluşturulacaktır. Bu devasa kamu arazisinin ve deniz alanlarının irtifak hakkı sahibine devri karşılığı alınacak bedel kamu harcamaları için kullanılamayacak, sadece alanın alt yapı yatırımlarına harcanabilecektir. Yani irtifak bedeli dahi kamuya değil yatırımcının hizmetine sunulacaktır. Tahsis edilecek kamu arazisi ve deniz alanları nadir bir ekosistemi barındırmaktadır. Alan, doğal sit alanları, su koruma havzaları, orman alanları ile çok özel niteliklere haizdir. Ancak alanın bu çok özel niteliklerine müdahale edilerek, imtiyazlı bir azınlığın hizmetine sunulmak üzere; mega yat limanları, golf sahaları, kıyı otelleri, lüks konut ve rezidanslar yapılacaktır.
"Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararına karşı direnme hakkı bulunmamaktadır"Kurumlarımız ve çok sayıda duyarlı yurttaş; halkımızın yaşam alanlarına, nadir ve korunması gereken habitat alanlarına müdahale içeren ve hukuka aykırılığı daha önce de yargı kararı ile belirlenmiş işleme karşı Danıştay 6. Dairesi nezdinde dava açmış, ancak mahkemece gerekçesiz olarak davanın reddine karar verilmişti. Hukuka aykırı bu karar temyiz edilmiş, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun geçen hafta avukatlarımıza tebliğ edilen kararı ile deniz alanlarını da kapsayan bu denli büyük bir alanın gereklilikleri açıklanmadan turizm bölgesi ilan edilmesi hukuka aykırı bulunarak Danıştay 6. Dairesi'nin kararı bozulmuştur. Cumhurbaşkanlığı Kararı'nın kesin olarak iptal edilmiş olduğunu kamuoyuna müjdelemek isteriz.
İdari Yargılama Usulü Kanunu gereğince Danıştay Dairesi'nin, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararına karşı direnme hakkı bulunmamaktadır. Danıştay Dairesi, iki bozma kararı doğrultusunda karar vermek zorundadır. Kamuya ait devasa alanları kamunun elinden alıp imtiyazlı azınlığın kullanımına terk edecek bu işlemin iptal edilmiş olması ile kamusal sorumluluklarımızın gereklerini yerine getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Halkımıza ve tüm İzmirlilere armağan olsun.
"Hiç değilse bu sefer imtiyazlı azınlığın değil, kamunun menfaatine hareket edin"Çeşme yarımadasının potansiyeli şu anda bile mevcut turizm ve ikinci konut yükünü karşılayamayacak ölçüde tükenmiş durumdadır. Son kalan kamuya ait orman alanlarını ve nitelikleri alanları turizm yapılaşmalarına açmak kamu menfaatine olmadığı gibi yarımadayı yaşanılamaz kılacaktır. Buradan Bakanlığa ve idareye seslenmek isteriz. Çeşme yarımadasının son kalan kamu alanlarına turizm bahanesiyle el atmaktan vazgeçin. Yargının yarımadaya müdahaleyi engelleyen kararlarına uyun. Hiç değilse bu sefer imtiyazlı azınlığın değil kamunun menfaatine hareket edin."