Dünya genelinde geçen yıl etkisini gösteren koronavirüs salgını nedeniyle her ülke, tedbirler ve kısıtlamalarla pandemiyi atlatmaya çalıştı. Alınan bu tedbirler ve kısıtlamalarla trafiğe çıkan araç sayısında da azalmalar oldu. Araç trafiğinin seyrekleşmesiyle atmosfere salınan karbondioksit miktarı da önemli derecede düştü. Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kılıç, üst düzey bilimsel çalışmaların yayımlandığı 'Nature' dergisindeki araştırmaya göre, 2019 yılına kıyasla pandemi döneminde atmosfere salınan karbondioksit miktarının 2 milyar ton azaldığını söyledi. Bu rakamın yüzde 7'lik orana denk geldiğini kaydeden Prof. Dr. Kılıç, "Pandemi olumsuz bir hastalık nedeni ama tabiat için 2 milyar ton daha az karbondioksitin bırakılması insanlık için canlılar için dünya için olumlu bir yönü. Karbondioksit, günümüzdeki en büyük sorunumuz olan küresel ısınmanın nedenidir" diye konuştu.
'DAHA ÇOK RÜZGAR VE GÜNEŞ ENERJİSİNE YÖNELMEMİZ LAZIM'
Küresel ısınmanın önüne geçebilmek için 1997 yılında Kyoto Protokolü'nün, 2015 yılında da Fransa'nın başkenti Paris'te İklim Sözleşmesi'nin imzalandığını anımsatan Prof. Dr. Kılıç, "Bunlar hep karbondioksit miktarının azalmasını önerdiler ki amaç küresel ısınmanın önüne geçmek. Dünyanın ısısının bir derece artması, kuraklığı beraberinde getirir ve bulaşıcı hastalıklar da artış gösterir. Sürekli karbondioksit emisyonu artıyor. Zaten İklim Sözleşmesi, Kyoto Protokolü bunu öngörmüştü. Bu artış olacak çünkü sanayi ile ilgili çalışmalar, ulaşımla ilgili çalışmalar, fosil yakıtların daha da kullanılacağını öngörmüştü. Elde edilen sonuçlar da onu doğruladı. 2019'a göre karbondioksit emisyonunda yüzde 7'lik azalma var. Biz Covid dolayısıyla 1 yılda yüzde 7 kadar karbondioksit emisyonu azalttıysak o zaman deyim yerindeyse şapkamızı önümüze alıp, insanlığın düşünmesi lazım. Özellikle fosil yakıtlardan vazgeçmemiz lazım. Daha çok rüzgar enerjisi ve daha çok güneş enerjisine yönelmemiz lazım ki küresel ısınmanın önüne geçelim. Herkesin özellikle fosil yakıtlar yerine güneş enerjisi ve rüzgar enerjisini kullanmasını öneririz" dedi.
'BAŞARILABİLECEĞİNİ GÖRDÜK'
Atmosfere salınan karbondioksit miktarındaki yüzde 7'lik azalmanın etkilerinin, genel olarak düşünüldüğünde, az olacağını dile getiren Prof. Dr. Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başarılabileceğini gördük. Eğer biz daha fazla güneşten ve rüzgardan enerji elde edersek o zaman fosil yakıtlarda yüzde 10 yüzde 20 gibi bir kazanç küresel ısınmayı engelleyecektir ve geriletecektir. Şuna bir örnek verilebilir; malum ozon deliği vardı. Alınan tedbirler neticesinde ozon deliği onarıldı. Dolayısıyla biz küresel ısınmada da bunu düşünebiliriz. Pek çok yerde ülkeler özellikle elektrikli araçlara yöneldi. Bu çok büyük bir öneme sahip. Avrupa'da, Çin'de, Amerika Birleşik Devletleri'nde bu çabalar var. Ülkemizin de bu konuda daha fazla destek vermesi gerekiyor. Hepimize görev düşüyor. Birey olarak, kurum olarak özel ya da kamu sektörü olarak herkes enerjide tasarrufa gitmeli. Özellikle fosil yakıtlardan kurtulmamız lazım ve güneş enerjisini evlerimizde, iş yerlerimizde, fabrikalarımızda çatılarımıza yerleştirmemiz lazım."