Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), geçen pazartesi Brüksel‘de gerçekleştirdiği zirve toplantısında üye ülkelerin personel güvenliğini veya operasyonlarının etkinliğini etkilemeyecek şekilde “askeri faaliyetlerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını önemli ölçüde azaltma” sözü verdi.
Zirve sonrası yapılan açıklamada, NATO’nun emisyonlarını azaltmak üzere gerçekçi iddialı ve somut hedefler geliştirmeyi ve 2050 yılına kadar net olarak sıfır emisyon ulaşmanın fizibilitesini değerlendirmeyi gündemine aldığı belirtildi. Açıklamada iklim değişikliği “zamanımızın belirleyici zorluklarından biri” olarak tanımlandı.
NATO, iklim değişikliğinin dünya güvenliğini nasıl etkileyeceğini anlama ve bunlara uyum sağlama konusunda önde gelen bir uluslararası güç olmak istiyor.
Orduların yaydığı sera gazı miktarı kamuoyuna açık değil
30 Avrupa ve Kuzey Amerika ülkesi arasındaki siyasi ve askeri ittifak olan NATO’ya bağlı ordular, dünyanın dört bir yanındaki birlikleriyle, zırhlı araçlar ve uçaklar gibi ekipmanı yoğun olarak kullanıyor.
Avrupa Parlamentosu‘nun bazı üyeleri tarafından bu yılın başlarında hazırlanan bir rapor, orduların genellikle sera gazı emisyonlarını kamuoyuna açık şekilde raporlamaktan muaf oldukları için, çevresel etkilerinin ne kadar büyük olduğunu doğru şekilde ölçmenin zor olabileceğine işaret etmişti.
BBC‘nin aktardığına göre, 2019’da yayınlanan bir araştırma, ABD ordusu bir ülke olsaydı, yalnızca yakıt kullanımında dünyanın en büyük 47’nci ülke olacağını göstermişti. Ancak bu yalnızca ABD’ye özgü bir sorun değil.
‘Savunma sektörü fosil yakıtların en büyük tüketicisi’
Uluslararası İklim ve Güvenlik Askeri Konseyi (IMCCS) son yıllık raporunda, savunma sektörünün dünyadaki fosil yakıtların en büyük tüketicisi olmaya devam ettiğini söylüyor.
Kıdemli askeri liderlerden oluşan ayrı bir grup olan Konsey, 2021 yıllık raporunda, savaş gemileri gibi askeri teçhizatın uzun ömürlü olmasının, savunma sektörünün gelecek yıllarda da fosil yakıtlara bel bağlaması anlamına geldiğini kaydederek şu ifadeleri kullandı:
“Teknolojideki ilerlemelerle, kara, deniz ve havadaki askeri araçlar için karbon nötr yakıtların ve sevk sistemlerinin araştırılması ve geliştirilmesine büyük yatırımlar yaparak şimdi başlamamızın zorunlu olmasının nedeni de budur. Bunun havacılık gibi sivil sektörler için de faydaları bulunmaktadır.”
NATO’dan dün (pazartesi) yapılan açıklamada, “Müttefiklerin askeri faaliyetlerden ve tesislerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını ölçmelerine yardımcı olacak bir haritalama metodolojisinin” geliştirileceği ve örgütün ülkelere bu emisyonları azaltmak için “gönüllü hedefler” belirlemesine yardımcı olabileceği kaydedildi.
Reuters de bazı NATO müttefiklerinin güneş enerjisi gibi enerji kaynaklarını kullanarak silahlı kuvvetlerini daha yeşil hale getirmeye çalıştıklarına dikkat çekti.
İklim değişikliği NATO bileşenlerini de zorluyor
İklim değişikliği, genellikle insani yardım gerektiren ve kitlesel yer değiştirmeye neden olabilen sıcak hava dalgaları, sel ve kuraklık gibi aşırı hava olaylarındaki artışa neden oluyor.
Uzmanlar, iklim değişikliğinden kaynaklanan çevresel değişikliklerin aynı zamanda “tehdit çarpanları” olarak da hareket edebileceğini söylüyor. Buna göre, kaynak kıtlığı mevcut gerilimleri yoğunlaştırıyor veya bölgesel istikrarsızlığa ve çatışmalara yol açıyor.
BM Mülteci Ajansı, hava olaylarının zaten yılda ortalama 20 milyon insanı yerinden ettiğini söylüyor.
Askeri uzmanlar ise ekstrem hava olaylarının, NATO üyelerinin yurtdışındaki askeri personelinin refahını veya operasyonlarının ve teçhizatının bütünlüğünü de riske atabileceği değerlendirmeleri yapıyor.
NATO’dan yapılan açıklamada da, “İklim değişikliği dayanıklılığımızı ve sivil hazırlığımızı test ediyor, planlamamızı ve askeri tesislerimizin ve kritik altyapımızın dayanıklılığını etkiliyor. Bunlar, operasyonlarımız için daha sert koşullar yaratabilir” denildi.
Stoltenberg faktörü
Daha önce Norveç‘te Çevre Bakanı olan ve iklim değişikliği konusunda BM özel elçisi olarak görev yapan şimdiki NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, çevre/ekoloji alanlarını ön plana almasıyla tanınıyor. Stoltenberg’in bir süredir NATO’yu da iklim değişikliğine öncelik vermeye zorladığı belirtiliyor.
Genel Sekreter, eylül ayındaki bir makalesinde şunları yazmıştı:
“Gezegen ısındıkça havamız daha vahşi, daha sıcak, daha rüzgarlı ve daha yağışlı hale geliyor, toplulukları baskı altına alıyor, çünkü gıda, tatlı su ve enerji kaynakları tehdit ediliyor. Bugün bunu, iklim değişikliğinin göçü tetiklediği Afrika‘nın Sahel bölgesinde, buzların eridiği, jeopolitik gerilimlerin arttığı Kuzey Kutbu‘nda veya burada, rekor kıran sel ve orman yangınlarının her yıl arttığı Avrupa’da görebiliyoruz.”
Kaynak: Yeşil Gazete