ABD eski İklim Temsilcisi Todd Stern, iklim eylemi hızını düşürerek dünyayı felakete sürükledikleri iddiasıyla siyasi liderlere serzenişte bulundu. 2015 Paris İklim Anlaşması sırasında ABD eski Başkanı Barack Obama’ya iklim değişikliği konusunda özel danışmanlık yapan ve Paris Anlaşması müzakerelerinde emeği geçen Stern, “Kendilerini olgunmuş gibi gören ve iklim topluluğunun karbonsuzlaştırma hızına dair çağrılarını gerçekdışı bulan liderler iklim mücadelesini yavaşlatıyorlar” dedi. Observer gazetesine konuşan Stern, mevcut siyasilerin etki alanlarının yüksek olmasının işleri zorlaştırdığını da belirtti.
Öte yandan Stern iklim hedeflerinin dünya ekonomisinde çok büyük değişikliğe yol açması nedeniyle işlerinin çok zor olduğunu vurgulayarak, yenilenebilir enerji alanına yönelişteki hız ile enerji maliyetlerindeki düşüş ve hâlihazırdaki düşük karbon teknolojisinin beraberinde getirdiği refahın, 2050 itibarıyla dünyanın sıfır karbon emisyonuna ulaşabileceğine yönelik bir kanıt olduğunu söyledi.
Felaket Kapıda
Stern açıklamasında herhangi bir lider adı zikretmese de, Birleşik Krallık’ın iklim mücadelesinde “kısıntı”ya gittiğine dikkat çekti. Nitekim Birleşik Krallık Başbakanı Rishi Sunak ile Enerji Bakanı Claire Coutinho, geçen yıl peş peşe yaptıkları açıklamalarla, kendilerine “dayatılan” iklim politikalarının özellikle “yoksul Britanyalı aileler üzerine kabul edilemez maliyetler yüklediği” söylemiyle iklim eylemlerinde kısıntıya giderek, hanehalkı bütçelerini korumaya çalıştıklarını iddia etmişlerdi.
İklim krizinin Paris Anlaşması’nda öngörülenden daha hızlı seyrettiğini ve bu durum göz önüne alındığında da seragazı emisyonlarını azaltmaya yönelik eylemleri ertelemenin bir felakete yol açtığına dikkat çeken Stern, “Pencerenizi açıp şöyle bir dışarı bakın, neler olduğuna, mantık dışı hava sıcaklığına bir bakın. Utanç verici” dedi. Siyasi liderlerin iklim eylemleri konusunda tıpkı COVID-19 salgını sırasındaki gibi atik davranmaları gerektiğinin altını çizen Stern, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu büyüklükteki tüm zor sorunlar ‘neye göre’ analizi üzerinden değerlendirilmeli. Siyaset ve şirket liderleri yapılması gerekenlere ayak bağı oldukları sürece, iklim krizi gibi ortada duran devasa tehlikeler, benzer bir ‘neye göre’ tartışmasına neden oluyor.”
“Normatif Bir Değişime İhtiyaç Var”
“Sağ popülizm”in Avrupa çapında yürüttüğü iklim eylemi karşıtı politikalara da dikkat çeken Stern, bu durumun daha da ileri gitmemesi temennisinde bulundu. ABD Başkanı Joe Biden’ı iklim eylemleri konusunda attığı adımlar yüzünden öven Stern, ABD’de bugüne kadar yürürlüğe giren en önemli iklim mevzuatının hayata geçirildiğini ve mevzuatın oldukça güçlü olduğunu belirtti. Stern tüm bu olumlu gelişmelere rağmen önümüzdeki kasım ayında yapılacak seçimlerde yeniden aday olacak Donald Trump’ın Paris Anlaşması’ndan çekileceğine de dikkat çekti. Stern, “Yerel siyaset düzeyinde iklim politikalarından geri dönüş için elinden ne geliyorsa yapmayı deneyecektir. Trump yüzünden başkalarının da Paris Anlaşması’ndan çekileceğini elbette düşünmüyorum ama ABD çok ama çok büyük bir oyuncu olduğu için söz konusu bir geri çekilme uluslararası anlamda işleri bir hayli aksatacaktır. Çünkü ABD’siz bir iklim eylemi yeterince hızlı ilerlemez” dedi.
İklim eylemine destek için sivil topluma daha fazla ses çıkarma çağrısı yapan Stern şunları ekledi:
“Aslında genel anlamda normatif bir değişime ihtiyacımız var. Siyasi liderlere geleceklerinin dünyamızı korumak için daha güçlü ve sarih eylemlere bağlı olduğuna dair bir baskı oluşturacak zihinsel ve ruhsal bir dönüşüm gerekiyor. Normatif değişim ilk bakışta kulağa mevcut durumun koruyucularına karşı savaşta zayıf bir araç gibi gelse de, örnekler büyük değişiklere sebep olabilir. Bu tür bir değişiklik, neyin doğru, neyin kabul edilebilir, neyin önemli olduğu, ne bekleyip ne talep ettiğimizle alakalı.”