Konu iklim krizine geldiğinde hükümetler engelli insanları “sistematik olarak görmezden geliyorlar”. Oysa engelli insanlar aşırı hava olaylarının etkileri karşısında ciddi tehlike altındalar.
Yalnızca sayılı ülke, engellilerin iklim çöküşüne adaptasyonunda ortaya çıkacak ihtiyaçlara karşılık veriyor. Konunun ilk kapsamlı değerlendirmesine göre, seragazı emisyon azaltma programlarında engelli insanlara yer verilmiyor.
Yeni yayımlanan Disability Inclusion in National Climate Commitments and Policies (Ulusal İklim Hedeflerine ve Planlarına Engelli İnsanları Dahil Etmek) raporunun ortak yazarı olan Kanada’daki McGill Üniversitesinden Prof. Sébastien Jodoin’e göre engellilerin ihtiyaçları görmezden geliniyor.
Guardian’a yaptığı açıklamada Jodoin, “Keşfettiğimiz bulgular nedeniyle hayal kırıklığına uğradım. Ülkeler engellilerin iklim planlarına nasıl eklenebileceğini düşünmemişler. Engelliler sistematik olarak görmezden gelinmiş” dedi.
Oysa engelli insanlar iklim krizinin sonuçlarına karşı en savunmasız gruplar arasında yer alıyorlar. Jodoin, “Bu insanlar toplumlarımızda en çok ötekileştirilen gruplar arasında yer alıyorlar. Aynı zamanda daha az maddi gelire de sahipler” diye konuştu.
Jodoin’e göre engelliler iklim krizinin halihazırdaki etkileri nedeniyle tehlike altındalar. Örneğin Katarina Kasırgası ABD’yi 2005’te vurduğunda, tekerlekli sandalye kullanan bir sürü insan çıkmaza düşmüştü çünkü tahliye planlarına dahil değillerdi ve adapte edilmemiş araçları kullanamazlardı.
Yine de bazı dersler çıkarıldı: 2012’de Sandy Kasırgası etkili olduğunda tekerlekli sandalye kullanan insanlar için aynı problemler tekrarladı. Buna cevaben engelli insanlar New York’ta ihmal için hukuki süreçleri başlattılar ve kanun yapıcıları halk sığınaklarının tekerlekli sandalye ile ulaşılabilir olması için zorladılar.
McGill Üniversitesindeki araştırmacılar, Ulusal Katkı Beyanları (NDC) olarak bilinen emisyon azaltım planlarını incelediler. Araştırmacılar aynı zamanda ülkelerin iklim krizine dair adaptasyon planlarını da taradılar.
Çıkarımlara göre Paris Anlaşması’na tabi 192 tarafın sadece 35’i NDC’lerinde engeli olan insanlara atıfta bulundu ve sadece 45 ülke adaptasyon programlarında onlara yer verdi.
Büyük ekonomilere sahip ABD, Birleşik Krallık, Japonya ve Çin gibi ülkeler engellilere hiç yer vermediler. Sadece Almanya, İspanya ve güney Kore de dahil olmak üzere bazı ülkeler adaptasyon planlarında engellilere atıfta bulundu. Sadece bir avuç ülke, Zimbabwe, Meksika ve Panama dahil olmak üzere, iki belgede de engellilere atıfta bulundu.
Dönor Ülkeler Kendi Politikalarında Engellilere Yer Vermiyor
Rapor bulgularına göre, engellilere ve ihtiyaçlarına atıfta bulunan çoğu ülke bunu öyle “gelişigüzel bir yolla” yaptılar ki ne engelli insanların düşüncelerinin dikkate alınabileceği anlamlı mekanizmaları dahil ettiler ne de onların haklarına saygı duyulmasını sağladılar.
Yine rapor bulgularına göre gelişmekte olan ülkeler, bu konuda varsıl ülkelerden daha iyi iş çıkardı. NDC’lerinde engellilere atıfta bulunan 35 ülkenin sadece biri gelişmiş ülkeydi (Kanada). Yine adaptasyon planlarında onlardan bahseden 45 ülkenin sadece 15’i gelişmiş ülke standartlarındaydı. Bu 15 ülkenin çoğu da AB üyesi ülkelerdi.
Gelişmekte olan ülkelerin iklim planlarında engellilere yer vermesinin nedenlerinden biri donör ülkeler olabilir. Donör ülkeler iklim krizinde yoksul ülkelere finansal destek sağlayarak bu ülkelerin emisyonlarının azaltılmasında ve aşırı hava olaylarıyla başa çıkmasında büyük rol oynuyorlar. Aynı zamanda NDC’lerinin şekillenmesine de yardım ediyorlar. Donör ülkeler genellikle engelli insanların ve çocuklar, kadınlar ve yaşlılar gibi başka savunmasız grupların özel olarak dikkate alınmasını şart koşuyorlar.
Konu yurt içi politikalara geldiğinde ise bu çaba çoğunlukla yok oluyor. Jodoin Birleşik Krallık’ı örnek olarak gösterdi. Jodoin’e göre İngiliz Milletler Topluluğu’nun ve Kalkınma Ofisi’nin donör ülke olarak engellileri planlara dahil etme çabası var ancak yurt içi iklim planlarında engelli insanların ihtiyaçları göz önünde bulundurulmuyor.
Rapor bulgularına göre hükümetler politikalarını tekrardan şekillendirmeli ve engeli olan insanların ihtiyaçlarını bu yeni politikalara katmalılar. Örneğin, Jodoin’ın önerisine göre fırtına ve aşırı haya olayları için erken uyarı sistemleri duyma ve iletişim güçlükleri olanlar için de test edilmeli ve nasıl yollarla uyarılabilecekleri araştırılmalı. Bu değişikliklerin çoğunun uygulaması kolay olsa da bazıları ilave finansman gerektiriyor.