Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, giderek artan kuraklık, sel ve deniz seviyesindeki yükselişin “gezegenimizi yaşanmaz hale getirdiğinin” hissedildiğini söylerken, iklim krizinin merkezinde suyun olduğunu aktardı.
Neredeyse yarım asır sonra ilk kez düzenlenen BM su konferansında ülkeler, insan faaliyetlerinin neden olduğu küresel ısınmaya bağlı su felaketlerinden neler çektiklerini anlatmak için sıraya girdi. Güney Afrika Su Bakanı Senzo Mchunu, “Su konusunda başarısız olursak, iklim değişikliği konusunda da başarısız oluruz” dedi.
Geçen yıl Somali’de yarısı çocuk 40 binden fazla kişi kuraklık nedeniyle yaşamını yitirdi. Pakistan’ın ise üçte biri feci sellerden sonra sular altında kaldı. Tarımsal verim, bir dizi kurak yıldan sonra Avrupa ve Çin’in bazı bölgelerinde keskin bir şekilde düştü ve geçen ay Freddy Kasırgası, Güney Afrika’da feci sellere neden oldu.
Guterres Perşembe günü yaptığı açıklamada, “İnsanlık zor bir gerçekle karşı karşıya: İklim değişikliği gezegenimizi yaşanmaz hale getiriyor. Isınma 1,5 derece sınırını hızla geçerken, iklim değişikliği sıcak hava dalgalarını, kuraklıkları, selleri, orman yangınlarını ve kıtlıkları şiddetlendiriyor. Bunun yanı sıra bazı şehirleri sular altında bırakma ve daha fazla türün yok olması tehdidi oluşturuyor” dedi.
Perşembe günü, COP28’in başkanlığını yürüten Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), kasım ayında Dubai’de yapılacak BM iklim müzakerelerinin merkezine su konusunu koyma baskısı altına girdi.
İklim etkilerinin yaklaşık %90’ı suyla ilgili – su ya çok fazla, çok az ya da çok kirli – ancak şu anda iklim finansmanının yalnızca %3’ü su kaynaklarına ayrılmış durumda.
Hollanda, Finlandiya, Fransa, Tacikistan ve Mısır’dan savunucular, STK’lar ve bakanlar, BAE’yi su konusunu dört şekilde- hafifletme, uyum, finans ve kayıp ve zarar- müzakere etmeye çağırdı.
Finlandiya Dışişleri Bakan Yardımcısı Johanna Sumuvuori, “COP28’in suyu gündemde tutması gerekiyor. İklim uyumunun ve hafifletilmesinin bir parçası olmalı ve bu konferans küresel envanteri beslemeli” dedi.
Geçen yıl Mısır, suyu tematik bir gün yaparak bir ilke imza attı ve su, tüm ülkeler tarafından üzerinde anlaşmaya varılan nihai bağlayıcı eylemler ve taahhütler olan karar metnine dahil edildi.
COP28, ülkelerin Paris Anlaşması’nın hedeflerine ulaşmak için toplu olarak nasıl ilerlediklerini gösteren küresel stok sayımına veya envanterine odaklanacak.
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin İcra Direktör Simon Stiell, “Küresel sayım gerçeğin olduğu an olacak… olmamız gereken yerde olmadığımızı halihazırda bilsek de, yanıt gidişatı düzeltmek için bir fırsat olacak ve su bu yol haritasının önemli bir unsuru olmalı” dedi.
En son IPCC raporuna göre, dünya nüfusunun yarısı halihazırda yılın en azından bir bölümünde şiddetli su kıtlığı çekiyor. Durumun çok daha kötüye gideceği tahmin ediliyor.
Sağlıklı sulak alanlar ve turbalıklar gibi su kaynakları ise, seragazı emisyonlarının azaltılmasına yardımcı olurken, fosil yakıtları ve endüstriyel çiftçiliği azaltmak, su tüketiminin yanı sıra seragazlarını da azaltabilir.
Yerli Halklar Forumu’nun bir üyesi olan Hinduu Ibrahim’e göre, dünya dinlemeye istekliyse, yerli topluluklar yardımcı olabilir: “Geleneksel bilgimiz şehirlerdeki suyu koruyabilir, ancak bu, toprak ve toprak haklarımızı tanımak ve bizi sürece gerçekten dahil etmek anlamına gelir… Küresel durum değerlendirmesi, suyun bir insan hakkı olduğunu kabul etmeli.”
46 yıldır yapılan ilk BM su konferansı olan New York’taki üç günlük etkinliğe yaklaşık 6.700 delege katılıyor.
İklim, gıda ve ulusal güvenlikteki kilit rolüne rağmen su, uluslararası müzakerelerde uzun süredir bir kenara itiliyor.
Konferansın bugün, COP28’de bağlayıcı anlaşmalara dönüşeceğini umulan taahhütler paketinin de dahil olduğu Su Eylemi Gündemi ile sonuçlanması bekleniyor.
Dünya Meteoroloji Örgütü başkanı Petteri Taalas’a göre, BM’nin temel hedeflerinden biri, tüm ülkelerin önümüzdeki beş yıl içinde afet erken uyarı sistemlerine erişmesi, ancak bunu sağlayabilecek “gözlem sistemlerinde hâlâ büyük boşluklar” var.
Taalas, “Bunu bir başarı öyküsü haline getirmek için kaynaklar bulmalıyız” dedi. Esneklik önlemleri ve iklim uyumu da ne yazık ki yetersiz finanse ediliyor.
Dünya Kaynakları Enstitüsü küresel su direktörü Charles Iceland ise “İklim krizinin ana etkisi su döngüsünden geçiyor. Su ya çok fazla, ya çok az ya da çok kirli. Su dünyasında bir süredir iklim değişikliğinin bir köpek balığı olduğunu ama suyun onun dişleri olduğunu söylüyoruz” dedi.