GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ SANILDIĞINDAN ZARARLI

Gürültü kirliliği, insan sağlığı ve çevre kalitesi üzerinde zararlı etkileri olabilecek istenmeyen veya aşırı ses olarak nitelendirilmektedir

GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ SANILDIĞINDAN ZARARLI

. Gürültü kirliliği, birçok endüstriyel tesis ve bazı iş yerlerinde yaygın olarak üretilir, bununla birlikte karayolu, demiryolu ve uçak trafiğinden ve açık hava inşaat faaliyetlerinden kaynaklanır.

Gürültü kirliliğinin en çok görüldüğü yerler nüfusun yoğun olduğu, bununla birlikte sanayi ve şehirleşmenin gelişme gösterdiği metropollerdir. İstanbul için, kentsel dönüşüm sebebi ile inşaat faaliyetlerinin yaymış olduğu gürültü kirliliğini örnek verebiliriz.

Gürültü, çıkış yeri ve yayılma ortamı olarak, tüm alıcı ortamları kapsayabilir. Ancak, özellikle insana zarar veren gürültü, alıcı ortam olarak, daha çok havayla özdeşleştirilmektedir. Doğrudan bir çevresel değerin bozulması sonucunda ortaya çıkmakta olan gürültü, diğer çevresel değerleri algılamayı etkileyen, sağlık bozucu bir etken olmaktadır. Bu nedenle de günümüzde gürültü, bir çevre ve sağlık sorunu olarak ele alınmaktadır.

Gelişmiş ülkelerde sanayi ve teknolojinin gelişmesi ile birlikte ortaya çıkan gürültü kirliliği problemi, günümüzün önemli çevre sorunlarından birisi olmasına karşın, ülkemizde az bilinen bir kirlilik türüdür.

Gürültü insanların işitme sağlığını ve algılamasını olumsuz yönde etkileyen, fizyolojik ve psikolojik dengelerini bozabilen, iç performansını azaltan, çevrenin hoşluğunu ve sakinliğini yok ederek niteliğini değiştiren bir tür kirliliktir

Gürültünün Etkileri ile Başa Çıkma

Gürültü istenmeyen bir durumdan çok daha fazlasıdır. Belirli seviyelerde ve maruz kalma sürelerinde, kulak zarında ve iç kulağın hassas kılcal hücrelerinde fiziksel hasara neden olabilir ve geçici veya kalıcı işitme kaybına neden olabilir. İşitme kaybı genellikle 80 dBA’nın altındaki SPL’lerde ortaya çıkmaz (sekiz saatlik maruziyet seviyeleri 85 dBA’nın altında tutulur), ancak art arda 105 dBA’dan fazlasına maruz kalan çoğu insanın bir dereceye kadar kalıcı işitme kaybı olacaktır.

İşitme kaybına neden olmanın yanı sıra, aşırı gürültüye maruz kalma da kan basıncını ve nabız oranlarını artırabilir, sinirlilik, endişe ve zihinsel yorgunluğa neden olabilir ve uyku, eğlence ve kişisel iletişime müdahale edebilir. Gürültü kirliliği kontrolü bu nedenle iş yerinde ve toplumda önemlidir.

Yerel, bölgesel ve ulusal düzeylerde yürürlüğe giren gürültü kontrol yönetmelikleri ve yasaları gürültü kirliliğinin olumsuz etkilerini azaltmada etkili olabilir.

Çevresel ve endüstriyel gürültü ABD’de 1970 tarihli İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ve 1972 Gürültü Kontrol Yasası kapsamında düzenlenmektedir. Bu kanunlar çerçevesinde İş Sağlığı ve Güvenliği İdaresi, yoğunluk sınırlarını sağlamak için endüstriyel gürültü kriterleri belirlemiştir.

Admin

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER