Mersin Valiliği’nce Silifke ilçe merkezine 25 km uzaklıkta yer alan ve kentin önemli tarihi değerleri arasında bulunan ve Cennet-Cehennem olarak bilinen alandaki ‘Cennet’ çöküğüne demir aksamından asansör ve acil çıkış merdiveni yapılması tepkilere yol açtı. Bir süre önce her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği Cennet çöküğüne 70 metre asansör ve acil çıkış merdiven projesi yapıldı. Ziyaretçilerin eski merdivenleri de kullanacağı Cennet’te hayata geçirilen proje tepki çekti.
"DOKUYA UYGUN TASARIM DEĞİL"
Mersinli mimar Abdullah Yılmaz, mevcut dokuyu bozmayacak, bölge karakteristiğine uygun görüntü kirliliğine neden olmayacak tarihi dokuya uygun bir tasarım olması gerektiğini belirterek, “Bu utanç abidesine nasıl izin verdiniz?” diye sordu. Yılmaz, “Asansör kulesi konstrüksiyon olarak, betonarme, çelik, ön gerilimli beton vs. olabilir. Üzerine ister ahşap, ister taş kaplanabilir.
Çok çağdaş bir malzeme ile kaplanıp, tezatlıkla uyum söz konusu olabilir. Mevcut dokuyu bozmayacak, bölge karakteristiğine uygun görüntü kirliliğine neden olmayacak, aynı zamanda gelen ziyaretçilere Mersin kent kimliği konusunda imaj verebilecek çağdaş, tarihi dokuya uygun bir tasarım olabilirdi. İllaki de obruğun ortasından demir yığınıyla aşağı inilmesi şart değildi. Çağımız inşaat teknolojisi ile her şey mümkün. Yeter ki bilgi olsun, fikir olsun” dedi.
"TASARIM SONSUZLUK İÇERİR"
Yapılan çalışmanın tarihi dokuya hiç yakışmadığına da dikkat çeken Mimar Yılmaz, “Öyle bir asansör kulesi tasarlanır ki, en üstüne bölgeye ziyarete gelenlere yöresel tatlar için, çevresinde döner, Gastronomi Müzesi, restoran yapılabilir. Tasarım sonsuzluk içerir. Yeter ki liyakat sahibi insanlar var olsun” ifadelerini kullandı.
"DEMİR YIĞININA NASIL ONAY VERDİNİZ?"
Mimar Abdullah Yılmaz, projenin hayata geçirilmesi aşamasında görev üstlenenlerin tümünü eleştirirken şunları söyledi:
“Koruma Bölge Kurulu üyeleri, Mersin’den bu kurulda görev alan kurul üyesi akademisyen. 1.derece arkeolojik ve doğal sit alanında, bu utanç abidesine, demir yığınına nasıl onay verdiniz? Aslında koruması gerekenlerce, tarihi çevrenin, doğal çevrenin koruma kurulu kararları ile nasıl katlediliyorsa en güzel örneklerinden biri. Derin obruğa yaşlı, engelli ziyaretçileri rahatlıkla indirme düşüncesi, bu kadar doku katli ilkel bir fonksiyona, çağ dışı tasarıma dönüştürülemezdi. Dünya kenti Mersin, sayenizde sınıf atladı!”
CENNET-CEHENNEM HAKKINDA
Cennet-Cehennem Çökükleri, Mersin’in Silifke ilçesinin Narlıkuyu Mahallesi yakınlarında yer alıyor. Akdeniz Bölgesi’nin genelinde izleri bulunan karstik yapının yıllar içerisinde yağmur ve doğal koşulların etkisiyle çökmesiyle meydana gelen bu iki çukur, bugün önemli bir turistik çekim merkezi. Doğal yollardan oluşan bu iki büyük çukur, obruk ve mağara gibi isimlerle de anılıyor.
Kireç taşından oluşan platoda yer alan Cennet-Cehennem Çökükleri, tarih boyunca farklı efsanelere ve öykülere konu olmuş. Cennet Obruğunun içerisinde bulunan Zeus Tapınağı ve Meryem Ana Kilisesi’nin yanı sıra Cennet ve Cehennem’e 600 metre uzaklıktaki doğa harikası Astım Mağarası bölgenin coğrafi koşullarını yansıtan yapılar arasında. Cennet Çöküğü Mağarası, doğal yollarla oluşmuş iki doğa harikasından biri. Yer altı deresinin yol açtığı kimyasal erozyonun etkisiyle çöken tavan, Cennet Mağarası’nı oluşturmuş.
Elips şeklindeki Cennet Obruğunun ağız bölümünün açıklığı 250×110 metre. Derinliği 70 metre olan Cennet’in taban bölümünün güney tarafında 200 metre uzunluğunda ve en derin noktası 135 metre olan bir mağara girişi bulunuyor.
452 BASAMAKLI MERDİVEN
Bu güne kadar Cennet Çöküğüne 452 basamaklı taş bir merdivenle iniliyordu. Kilise 300'üncü basamakta bulunuyor. Denizden yüksekliği 135 m olan bu çöküntü içine, Romalılar devrinden kalma antik bir merdivenler bulunuyor. Kiliseyi geçer geçmez herkesi etkileyen mitolojik yeraltı deresi sesi duyuluyor. Bu derenin karstik yapıyı aşarak Akdeniz’e ulaştığı tahmin ediliyor.
Zeus Tapınağı, Cennet Çöküğü’nün güney ucunda yer alıyor. Helenistik döneme tarihlenen tapınak, Dor düzeninde inşa edilmiş. Yapının kuzey duvarındaki taşların üzerinde Helenistik ve Roma dönemlerinde tapınakta görev alan 130 din adamının adları yazılı. Hristiyanlık döneminde kiliseye çevrilen tapınağın güney bölümünün duvarı bulunmuyor.”